Kapitalizmin toplumu getirdiği konum. Hele kıyafetlerinde logolar olmasını isteyenleri hiç anlayamıyorum, enayi gibi fiyatının 6 katını öde bi de reklam panosu olarak gez.
Basbayağı savurganlık olan eylemdir. Cilt bakımı için marka takıntısı bir nebze anlaşılabilir ama onda bile 15 ml lik seruma zibilyon liralar dökmek mantıksızdır.
Ayakkabı gibi uzun süreli kullanacağım ürünlerde kalite öncelikli olduğu için markaya takılırım. Alıştığım, bildiğim, memnun olduğum bir markanın ürününü daha ucuz olan başka bir markaya değişmem.
kalite ile markanın aslında bir alakası yok. mesela hiç ismi duyulmamış bir markanın ürünü çok kalitelidir ucuzda. reklama para verenler düşünsün.
tanıdığım bir kız var markayla kafayı bozmuş. maaşı bırak ömrü krediyle geçiyor. zenginim , özelim ayağı. eziklikten başka birşey değil. kalite içinse eyvallah ama hava atmak içinse bilemedim ama saygı duyarım.
içinde bulunduğumuz çılgın tüketim çağının sonuçlarından bir tanesi. dört bir yandan pompalanan reklamlarla insanlar üzerinde özellikle yaratılmak istenen bir psikolojik etki.* markanın belirleyici ve/ya ayırıcı bir sosyal statü seviyesi tanımlamak adına kullanılması işin bir boyutu olmakla birlikte; kıyafet konusu üzerinden örneklendirecek olursak, bir markanın, kişinin arayışlarını, üzerinde tam istediği şekilde duran kesimlerle, kullanılan kumaşların kalitesiyle, belki sadeliğiyle veya taşıdığı diğer özellikleriyle bitirmesi neticesinde sürekli aynı yerden alışveriş yapması da madalyonun öbür yüzüdür. sonuçta, her yönüyle memnun kalınan bir markadan tekrar tekrar bir şeyler almanın anlaşılmayacak bir tarafı yok. olay her zaman üzerinde koca koca logolarla, yazılarla gezerek mesaj vermeye çalışmak değildir yani. zaten bu konu sadece kıyafete değil, hayatta paranın satın alabileceği * her şeye uyarlanabilir, tiffany&co'dan azimut'a* kadar yolu var, skala geniş. bu işler biraz da imkan meselesi tabii. konu hakında birkaç bkz'la entry'mizi renklendirelim.