marka bağımlılığı

    8.
  1. emperyalizmin yok efendim kapitalist düzenin nimetlerinden diyip etiket basmak kolay.
    ama neden?
    hangi insan nasıl bir bakış açısıyla bir kaç harfi üzerinde taşımaktan gurur duyar?

    en baştan bakmak lazım olaya, çocukluktan.
    çocuklarda aşağı yukarı 6 yaşına kadar böyle bir merak, istek göremezsiniz. ancak giyim kuşamdaki görüntü farklılığını farkedebildiği ortamlara girerek sosyaleşmeye başladığı anda -ki bu ortam genellikle okul olur- daha pahalı olanı istediğini, daha pahalı olana özel bir ilgi duyduğunu size hissettirmeye başlar.

    apartmanın önünde iki cocuk oyun oynarken kavga ediyor. kaan mustafa'yı iyice hırpalıyor.
    baroya: n'oldu niye kavga ediyorsunuz?
    kaan: ayakkabıma bastı.
    mustafa: önce o benimkine bastı ama.
    baroya: ee ödeşmişsiniz barışın artık. hadi kaan özür dile haksızsın.
    kaan: hayır o dilesin.
    baroya: niye oğlum? önce sen basmışsın.
    kaan: ama benim ayakkabımda timsah resmi var cok pahalı.

    çocuk bir şekilde ailesinden, etrafındaki birisinden lacoste markasını öğrenmiş ve anlaşılan o ki ayakkabısına zarar vermemesi yolunda sıkı sıkıya tembihlenmiş. buradan hareketle annenin bakış açısı: oynama o pis çocuklarla

    oysa;
    kirlenmek güzeldir

    ilkokulda zaten artık marka ciddi ciddi konuşulan bir konu olur.

    -halam bana bunu zara'dan aldı.
    -benim de burberrys montum var örtmenim.
    -bu ayakkabı tommy bak cizgilere.

    ilk ergenlik ve ergenlik dönemini anlamak güç değil. kişilik kazanma, toplumda sevilme saygı görme yer edinme isteklerini cüzdan kalınlıklarıyla gercekleştirmeye calışan genclerimiz bi yere kadar anlaşılabilir.

    ye kürküm ye

    ama neden bu cocuklar, başka bir yolu değil de sırf görselliği, gösterişi, içi boş başakları tercih ediyorlar? aslında barbie bebeklerle, action manlerle büyüyen çocuklardan farklı bir davranış beklemek de biraz acımasızlık olur.

    daha ileri bakalım. rol modellere. öğretmen, anne-baba, arkadaş.

    üniversitede arkadaşlarla konuşuyoruz. laf giyim kuşamdan acıldı. öğretmenlikte okuyan bir bayan arkadaşımızın ağzından şöyle bir cümle döküldü:

    -ya ben hiç bir zaman louis vitton canta alamayacaka mıyım yaa?

    eminim bugünlerde öğrencilerine bakıp;

    -aa kıza bak daha lisede ugg giymiş, diyordur.

    şimdi bu öğretmenin etkileyeceği topluma, yetiştireceği çocukları bi hayal etmek lazım.

    hangisi kaliteli?

    ha bir de kaliteli toplum var, marka eşittir kalite diyenleri göz önünde tutacak olursak markalı toplum bizi muasır medeniyetler seviyesine yükseltecektir.

    yaşasın marka!
    yaşasın kaliteli toplum!
    5 ...
  2. 2.
  3. 32.
  4. Populer kültürün etkisinde kalan insanlarda bulunan bağımlılıktır. Örneğin asgari ücretle çalışan bir insanın elindeiphone markalı telefon olması. Yazık. Aslında bizi bu hale getiren tv ve internet.
    (o insanı küçümsemek için söylemedim. Sadece gerekli bir örnek)
    3 ...
  5. 1.
  6. gittikce çok daha belirgin hale gelen gelir dağılımı dengesizliğinin yarattığı gerçektir.
    2 ...
  7. 16.
  8. 25 yaşından sonra ciddi derecede azalan bağımlılıktır. yerini şıklığa bırakır.
    2 ...
  9. 22.
  10. bir prada ya da gucci'den alışveriş yapmasak da bir bakıma hepimiz marka bağımlısıyız. alınca iyisini alma gerekliliği ister bağımlılık olsun ister gösteriş olsun bir şekilde olması gerekendir belki de. özellikle ayakkabı alırken.
    2 ...
  11. 15.
  12. çaycı arkadaşlarımızda da gözlenebilen durumdur. gerçi onların ki bağımlılık değil mecburiyettir.
    (bkz: ekmek paraSI)
    2 ...
  13. 29.
  14. marka bağımlılığı maddi olarak bir insanı çok yorar. cebinde para varsa marka alabilirsin yoksa sırf özentilikten dolayı boş yere para harcamak gereksizdir. günümüz gençleri aşırı bir şekilde marka bağımlılığı var, çoğu bir spor ayakkabısını bile çakmasını alıyor, marka olmayıp markadan daha kaliteli nesneler var. bazı insanlar markanın ne demek olduğunu bile bilmiyor. örneğin koluna bir saat alıyor lacoste marka bu saat markası değil. saat markası sadece saat yapar. hiç gördünüz mü seıko kot pantolon olamaz. çünkü seıko sadece saat yapar gençlerin bazıları elmayla armut u birbirine karıştırıyor.
    2 ...
  15. 4.
  16. insan kendini değerli ve önemli hissetmek, egosunu doyurmak zorunda olan sosyal bir varlıktır. ve kişi kendini değerli hissedebilmek için çoğu zaman başkalarının saygı, beğeni, takdir şeklindeki onaylarına ihtiyaç duyar.

    toplumun beğeni ve saygısını ifade eden değerler günümüzde para ve güçtür. günümüz dünyasında daha çok parası olan en saygıdeğer insandır gibi insancıl olmayan vahşi çıkarımlar toplumsal hayatımızı şekillendirmeye başlamıştır. markalar paranın, kapitalizmin, burjuvanın üniformasıdır ve insanlar bu üniformaya saygı duyarlar.

    marka bağımlılığı olanlar kendini değersiz gören ve onaylanmaya ihtiyaç duyanlardır ve bu insanlar toplumdan saygı görebilmek adına bu üniformaları giyerler.
    2 ...
  17. 17.
© 2025 uludağ sözlük