daha çok the godfather ile tanınan amerikalı yazardır. ancak diğer kitapları da oldukça dikkat çekicidir. örneğin, sicilyalı adlı romanı da hemen hemen godfather'la eşdeğer güzelliktedir.
aptallar erken ölür ile ne denli mükemmel bir yazar olduğunu aleme duyurmuş yazardır.godfather bunun yanında saçmalık kalır.ayrıca godfather serisinin ve superman 1 ile 2 nin senaryosunu yazmıştır.
(bkz: fools die)
1920 doğumlu italyan asıllı bir amerikan gazetecidir. uslanmaz bir kumarbaz olduğu için kendisine para kazandıracağına inandığı yeni bir proje üzerinde çalışmaya başladığında yayıncısı baba için avans ödemeye yanaşmamıştır. sonradan baba yalnız amerika'da 4,5 milyon satış yapmış, hem ticari hem edebi bakımdan yazar için inanılmaz bir başarı olmuştur.
ölmeden önce baba 4 üzerinde çalışırken vefat etmesi, efsanenin beyazperdeye dönmesini engellemiştir. mike winegardner adlı genç bir yazar, godfather returns adlı kitabın yazılması için yapılan yarışmada birinci gelince kitap severlerle tekrar buluştu baba.
hakkında yazdığı mafya ile ilgili bilgileri las vegas'taki krupiyerler ve diğer kumarhane görevlileriyle olan sohbetlerinden öğrenmiştir. bu nedenle mafya konusunda kitaplarına ve filmlere yansıyan otantik bilgilerin çoğu kendi yaratımıdır. hatta the godfather filminin dış çekimlerine tanık olan gerçek mafya üyelerinin gördükleri "don'un elini öpmek" gibi detaylarla dalga geçtikleri coppola'nın dikkatini çekmiştir.
işin en can alıcı noktası aslında puzo'nun çok yüzeysel bilgi kaynaklarına dayanarak "sıfırdan" mafya değerleri ve kodları yaratması değil, filmi izleyen mafyanın bu davranış biçimini benimseyip öldürme yöntemleri de dahil olmak üzere filmi kendisine örnek almasıdır.
bu anlamda, mario puzo'nun yazarlık yeteneği, mafyayı bile olmayan bir mafya kültürüne inandırmış, ona kişilik vermiş, ve onu biçimlendirmiş olduğu için kayda değerdir.
yaşadığı hayat tarzı ve yazdığı kitaplar nedeniyle sık sık mafya üyesi olmakla suçlanan mario puzo, bu iddialara her zaman ''bir mafioso olsaydım yine kumar oynardım ama para kazanmak için yazmak zorunda kalmazdım'' şeklinde yanıt vermiştir.
bir edebiyat insanı olmadığını her zaman vurgulamış, sadece hikaye anlatmayı sevdiğini söylemiştir. ve kitaplarında muhteşem hikayeler anlatmıştır.
yasar kemal nasil anadolu efsanelerini yazmissa mario puzoda sicilya efsanelerini yazmistir. sicilyali romaninda yer alan turi guilliano yu ben ince memed' e benzetiyorum. biri toroslar da eskiya oluyor digeri ise sicilyanin volkanik daglarinda. her ikisi de yoksullari gözetiyor, adillikleriyle ön plana cikiyor.
ince memed'i okurken kendimi bazen toroslarda hissederdim ve kitaptan kafami kaldirdigimda afallardim birkac saniyeligine ben neredeyim diye. sicilyali okurkende kendimi turinin saklandigi daglarda hissedebiliyorum.
yazdığı kitapların bir çoğu bestseller olan yazar özellikle sicilyalı kitabı mükemmeldi.(godfather'inda hakkını vermeden geçemeyecem) kitablarında italyan mafyasının tüm inceliklerini yazmıştır.
Önce ''ana'' diye bir kitap yazdığını daha sonra o tutmayınca ''baba''yı yazdığını duyduğum yazar. Ama baba öylesine mükemmel bir kitap ki. Hayatımda en sevdiğim kitaplar arasındadır. Ve bana kattığı pek çok şey olmuştur bu kitabın. Dost kazanmak çok önemlidir. Ne olursa olsun.
(bkz: thegodfather)
şimdi iyi dinle bizi:
1- ne içtin sen ?
2- nece yazdın bunları hangi dilden ?
3- bu yazdıkların suç unsuru barındırıyor. eğer pkklı isen git güvenlik kuvvetlerine teslim ol.
Elimdeki " Baba " kitabının arkasında akıllara zarar bir pozu olan yazar. Hayır vermek istediği bir mesaj mı var acaba? Belki benim gibi şişko, samimiyetsiz bir görüntünüz olabilir ama bu Micheal Corleone gibi karizmatik bir karakter oluşturmanıza engel değildir mi demeye çalışıyor. Tamamdır Puzo mesaj yerine ulaştı. Bir de ön kapakta Don Corleone var. (bkz: tezat)
yazmayacaktım aslında bu adam hakkında bir şey. ne bileyim, becerememekten çekiniyordum. hayır aslında yazmak halini kısmen de olsa becerebiliyorum da bu adam başka bir şey benim gözümde. aptallar erken ölür yüzünden mi, şanslı yolcu yüzünden mi bilemiyorum ama var işte bir durum.
sadece şunu yazabilirim hakkında sanıyorum ki;
"iki kişi arasında hiç bir zaman kazanan veya kaybedenin olmayacağı bir oyunu, hiç bir ödül verilmemesine rağmen ısrarla oynamaya çalışan aptallardır insanlar" demiştir.
düşünüyorum, haklı aslında. yani gönül hadiselerimizde "olsun" diye ısrar etmek de "olmasın" diye karşı çıkmak da o kadar insani ve aptalca bir durum ki.
düşünüyorum lan sırf "o kadın" ile birlikte olmadığı için alkolik olan adamları veya "o adamın" derdinden depresif çığlıklar savuran kadınları...