binbir cambazlıkla alınan büyüme mantarlarının, suratlı güllerin yardımı ile büyütülen, aslan gibi olan üstüne bir de alev topları saçabilen canım mario' nun, kıçıkırık bir ayaklı mantar veyahutta başka bir ucube tarafından ısırılması sonucunda çük gibi kalmasının akabinde bedende hakim olan hüzün ve telaş. herkes bilemez bu duyguyu. ancak yaz tatilinde sabah 9 da atari başına oturup akşam baba eve gelene kadar mario oynayan neslin tanıdık olduğu bir duygudur. artık mario ne alev topları saçabilir ne de yüksekteki tuğlaları parçalayabilir. aslında bu kadar da ajite edilecek bir şey değildi bu. hatta o günlerde ''aman annem duymasın tedirginliği'' içerisinde sağa sola bakıldıktan sonra atılan okkalı bir ''hasikttir'' nidasından öteye gitmezdi etkisi. nedense fena halde küçük emraha bağladım yazıyı allah allah. yaşlanıyorum galiba...
öyle ki yeri gelir eldeki joystick sıkılır,düğmeleri firlardi. prensesi karizmatik bir şekilde kurtarmaya ramak kalmişken göttenbacakli bir ucubeye dönüşür mario. bu durumda sevgiliyle bulusurken bok cukuruna düşmek durumuyla eşdeğerdi ozamanlar.
hamam böceklerini gördüğüm an aklıma gelen acı anıdır.
kimse hissetmemiştir o küçüldüğü an ekrandan size doğru ağlamaklı gözlerde, gözyaşlarının bıyıklarından süzüle süzüle "bu da mı gol değil" dermiş gibi baktığı anı ve mario dostumuzun çektiği acıyı.
herşeyi oldugu gibi bırakıp, uzaklara çok uzaklara gitme isteği uyandıran.
gözleri yaşartan, sigara üstüne sigara yaktıran hüzündür.
abarttım lan sanki!
ne mario'nun ateşini kaybetmesinde yaşanan hüzne ne de prensesin aslında başka şatoda olduğunu öğrenilen andaki hüzne benzer. bilhassa zıplama efektinin aniden değişmesi ve acı acı çalması insanı daha da üzer. **
mario küçük ya da büyük olsun, farketmez. yıldız alınca süper bir müzik eşliğinde önüne gelen herşeyi devirebilen, sert, çevik ve ahlaklı bir pozisyona geçer kahraman tesisatçımız. aksiyon sahnelerini aratmaz şerefsizim. soldan kaptırıp önünüzde ne var ne yok darmadağın edebilirsiniz. aynı durumun bir de olumsuz halini inceleyelim. mario'nun parçalı bulutlu pistlerinden bazılarında ebesinin nikahı kadar büyük boşluklar vardır. bu boşluklardan atlamak için yeterli enterpolasyonu sağlayamazsanız haliyle düşersiniz. büyük yahut küçük farketmez oracıkta ölürsünüz mazallah.
mesele mario'nun büyük veya küçük olması değil, mesele mario'nun gerçek manada bir kahraman olabilip, prensesi kurtarmasındadır yeğen.