rus, kadın şair. 1892 de moskova'da doğan şair 10 yaşındayken şiir yazmaya başladı. ilk
kitabı "akşamın albümü" 1910 da şair henüz 17 yaşındayken basıldı. diğer kitabı "sihirli ışık" 1912 de yayınlandı. 1912 ile 1922 yılları arasında moskova da yaşayan marina tsvetaeva (soyadı türkçe çiçekli ya da renkli anlamına geliyor) kendine has şiirsel ritm sistemini mükemmelleştiren romantik şiirler yazmıştır. 1922 de çek cumhuriyetine göç etti ve oradan da fransa'ya... 17 yıl sonra 1939 da sovyetler birliği'ne 14 yaşındaki oğlunu "anavatanını vermek" üzere geri döndü.
stalinci devlet anlayışı şairi öylesine hor gördü ve dışladı ki anlatmaya kelimeler yetmez. 1941 yılına kadar dayanabildi. yani sadece iki yıl. şair için o yıl sibirya'daki yelabuga şehrine sürgün kararı çıktığında boris pasternak, marina ıvanovna'nın bavulunu iple bağladı. maalesef şair o ipi kendini asmak için kullanmıştır. (aıntı)
''...seninle yaşamak isterdim
küçük bir kasabada,
asla sonu gelmeyen alacakaranlıkta
ve çanların hiç dinmeyen sesleri
ve küçük bir kasaba oteli---
ince tik takları
antik bir saatin,
zamanın minik damlaları gibi.
ve bazen, akşamları, tavan arasındaki bir odadan
bir flüt,
bir flüt sesi bir pencereden.
ve pencerelerde iri laleler.
ve sevmesen bile beni, umurumda olmazdı ki.
bir odanın ortasında, büyük bir çini soba,
ve her çinide bir resim:
bir kalp, bir kayık, bir gül.
ve tek pencereden göz görebildiğince,
kar, kar,kar,
uzanacaktın benim hoşlandığım halinle: tembelce
kayıtsızca, ilgisizce
bir ya da iki kez sertçe sürtünüşü
bir kibritin eczasına.
sigaran parlayacak ve ışıldayacak sonra
ve titreyerek, titreyerek ucunda
kısa gri bir kütle---kül
onu silkeleyemeyecek kadar tembel olacaksın---
ve sigara uçacak dosdoğru şömineye.''
Şarkı söyler ve unutulmam derken,
Gönlümde şu sözcükler "on beş yaş."
Ah, niye birdenbire büyüdüm ben,
Ne yapsam boş!
Daha dün, yeşil huşlar arasından
Özgürce geçerdim, sabahleyin.
Çok yaramazdım, saç baş perişan,
Hem daha dün!
Baharda uzaktaki çanlar çınlardı,
Bana derdi "Koşup uzansana!"
Hemen her çığlığıma izin vardı,
Her adıma!
Bizleri ne bekler işin sonunda?
Her şey yalan dolan, her şey yasak!
Çocukluğum bitti on beş yaşında,
Ağlayarak.