sevgiye, bağlılığa açtı aslında.
''i am good, but not an angel. i do sin, but i am not the devil. i am just a small girl in a big world trying to find someone to love.''
o yaşarken erkek olmayı isteyebilecegim idol hatun. gözlerinden akan şehvetin altında yatan hüznü yıllar sonra farkedebilecekti insanlar.
zekidir, sağlam laflar etmiştir;
"a wise girl kisses but doesn't love, listens but doesn't believe and leaves before she is left."
1926-1962 yılları arasında yaşamış abd'li aktrist oyuncu. nam-ı değer afeti devran sarışın bomba. ölümü üzerinden neredeyse yarım asır geçmesine rağmen hala konuşulması etinden kemiğinden bahsedilip sömürülmesi son derece enteresandır. öyle ki kadının çekilmiş röntgen filmi bile (evet yanlış okumadın bildiğin şu hastanelerede çekilen) marilyn monroe nin çıplak resmi!!! denilerek 40.000$ a satılmıştır. (bu ne sapıklıktır)
kendi gibi kim vurduya giden başkan kennedy ile aşna fişne ettiği ve bazı gizli bilgilere ulaştığı için cia tarafında öldürüldüğü söylensede resmi ölüm nedeni aşırı dozda ilaç içip intahar etmesidir.
bazıları sarışın sever sözünün ilham kaynağıdır.havalandırma üstünde uçuşan eteğiyle dans etmesi bizim kuşağın olmasa bile baba ve dedelerimizin aklını almıştır.
bu günlerde "1953:the lost" kitabıyla birlikte hanımefendinin 27 yaşındayken kanada'da çektirdiği ve daha önce hiç görülmemiş 100 fotoğrafı ortaya çıkmıştır.
zamanında "i knew i belonged to the public and to the world, not because i was talented or even beautiful, but because i had never belonged to anything or anyone else. " demiş, anlamak için kimse uğraşmayınca anlaşılmamayı seçmiş güzel insan. az önce çalmaya başlayan bye bye baby şarkısıyla bana kısa bir süre de olsa başka bir zamanda yaşıyormuşum gibi hissettirdi. paketlenip insanlara satılmak istenen, insanların da almak istediği ama asla anlamak istemediği yalnız kadın.
"abd'li bilim adamları, kadınlara kum saati gibi beden şekli veren ve erkekler tarafından daha çok arzu edilmelerini sağlayan yeni bir hormon buldu. kadınları çekici olduğu kadar sadakatsiz de yapan yeni hormona marilyn monroe hormonu adı verildi."
teksas üniversitesi'nin öncülük ettiği bilimsel araştırma sonuçlarına göre, yüksek miktarda oestradiol hormonuna sahip kadınlar daha yüksek güvene sahip ve ilişki dışı cinsel birlikteliğe daha yatkın oluyorlar.
ostrojen hormonunun bir başka biçimi olan oestradiol hormonu, kadınları daha çekici yapıyor, ancak bu hormonun seviyesi arttıkça kadın birlikte olduğu erkekle daha az mutlu oluyor.
uzmanlar, çekici kadınların daha zor tatmin edilebilen yüksek standartlara sahip olduğunu, önlerine daha iyi fırsatlar çıktığı zaman, eski ilişkilerinden kolayca vazgeçebildiklerini belirtiyor.
teksas üniversitesi'nde yapılan araştırmada, 17- 30 yaş arası 52 genç kadının oestradiol hormonu düzeyleri belirlendi. araştırmaya katılan kadınlardan, çekicilikleri üzerinden kendilerine değer biçmeleri istendi, seks motivasyonları ve ilişkilere eğilimleri test edildi.
araştırmanın sonucunda yüksek oestradiol hormonuna sahip kadınların kendilerini fiziksel olarak başkalarından daha üstün gördüğü ve ilişkilerinden daha az zevk aldıkları ortaya çıktı. ayrıca bu kadınların ilişki dışı birliktelik yaşama olasılıklarının da yüksek olduğu tespit edildi.
uzmanlar hormona marilyn monroe adı verilmesini ise, "marilyn monroe, ince bel, iri göğüs, kum saati biçimli bedeni ile fiziksel görünüm olarak bu hormanla özdeşleşiyor. ayrıca, yaşadığı ilişkiler hormonun yarattığı psikolojik boyut ile de örtüşüyor" yorumuyla yanıtladı.
rastgele tusuna bastim karsima marily monroe (56) çikti. ne yazabilirim diye düsündüm yukardaki 56 entryi kiraat ettikten.
düsünmeme bile gerek kalmadi otomatik olarak harfler kendini kendini yazdi.
efendim kendisi di magio isimli amarikan celik comaği olan beyzbol oyuncusu ile evlenmiş daha sonra saticinin ölümüyle bildiğimiz arthur miller ile evlenmiş olan bu insan miller ile evliğinde frenklerin meshur hergelerinden yves montand ile mercimeği firina vermiş.
kendisi trajik güzelliğin bayraktaridir. bu aci ceken ruh ne yazık ki sex makinasi yerine kondugundan ve ek olarak şapsal sarisin olarak düsünüldüğünden dolayi esas içinde olan güzellikler pas geçilmiştir.
ne vakit bir resmini görsem ne vakit bir filmini izlesem su sesi duayrim kendisinden;
'ben bu insan değilim.'
fakat ne yazik ki yapimcilar ve dingiller onu jetonlu preverzatif makinasi olarak görmüş bu da onlardan cok cekmiştir ve artik oynamalari birakmiştir.
