maria puder

entry62 galeri1
    36.
  1. sanırım bugüne kadar okuduğum kitaplar arasında beni en çok etkileyen kadın karakterdir. herkes maria puder'ini arıyor aslında ama bulamıyor kimse. böyle biri çıksa karşıma diyorsunuz kitabı bitirdiğinizde şu an çıksa gelse her şey mükemmel olurdu, yaşardık belki.
    3 ...
  2. 35.
  3. o mağrur edasıyla çıksın biyerlerden istediğim olağanüstü roman kahramanı.Hepimizin hayatının bir döneminde karşılaştığı bir karakter kenarından kıyısından.
    2 ...
  4. 34.
  5. kürk mantolu maddona romanının merkezindeki kadın. Raif beyin aşkı öyle dile gelir, anlatılır bir şey değildir. Anımsayanlar bilirler, romanın başlarında raif bey bir kâğıda kendilerine fırça atan müdürün bir resmini çizer ve ona bakan anlatıcı o gözlerdeki öfkeyi görür. işte raif bey, hisleri böylesine derinden yaşar ve hisseder. Peki neden maria puder? Yani neden ayşe, fatma değil... Elbette tutarlı bir yorum olmayacak ama Maria Puder karakterinin yabancılığı, Raif bey'e sirayet eder. Yabancı, ecnebi olan bir kadın değil dünyanın kendisidir artık. Ve maria puder o yabancılığı izah eden bir karakterdir. Maria puder'in bir önemi de şuradan gelir: bir yanıyla sapioseksual'dir. Buyurun romandaki ispatı:

    "Kız arkadaşlarım benimle ahbaplık etmeyi ve fikirlerimi kabul etmeyi, zevklerine ve rahatlarına aykırı buldular. Hoş tutulan bir "oyuncak" olmak, onlara "insan" olmaktan daha cazip geliyordu".

    Ve sabahattin ali katledildiği zaman cebinden çıkan küçük not defterinde şu not varmış:

    "maria puder öyle ölmedi"
    2 ...
  6. 33.
  7. aşkta temkinli ve bir o kadar da cesur kadın.
    1 ...
  8. 32.
  9. "raif, ben şimdi gidiyorum. Ama ne zaman çağırırsan gelirim"
    4 ...
  10. 31.
  11. lezbiyendir. böyle erkeksi kadın olmaz ki?
    0 ...
  12. 31.
  13. kadın okuyucuların taptığı bildiğin "kezban"dır
    0 ...
  14. 30.
  15. ..kimseye ihtiyacım yok.. kimseye minnettar olmak, kimsenin dostluğunu, lütfunu istemek niyetinde değilim... isterseniz... http://www.berlinpostasi....08/maria-puder-olmak.html
    0 ...
  16. 29.
  17. #18142036 kanka olmak isterdim ama sonu raifle olan cinsinden.
    0 ...
  18. 28.
  19. kürk mantolu madonna kitabında kadına bir nesne olarak bakılmasını, kadının iletişim kurulamayacak bir cansız varlık muamelesi görmesini eleştiren rastladığım en mühim roman karakteridir. sanki, john fowles'un koleksiyoncu adlı kitabındaki miranda'nın yaş almış halidir. ya da tam tersi, miranda maria puder'in gençliğidir.
    1 ...
  20. 27.
  21. --spoiler--

    Demek beni anlamaya çalışacaksın? Fena fikir değil...Fakat bana öyle geliyor ki, boşuna emek! Yalnız bazen iyi bir arkadaş olabileceğimi zannediyorum...Zaman gösterecek...Ufak tefek kavgalar edersem ehemmiyeti yok. Aldırmazsınız.

    Şuna dikkat edin ki, benden herhangi bir şey istediğiniz gün her şey bitmiş demektir. Hiçbir şey anlıyor musunuz, hiçbir şey istemeyeceksiniz...Dünyada sizden, yani bütün erkeklerden niçin bu kadar çok nefret ediyorum biliyor musunuz? Sırf böyle en tabii haklarıymış gibi insandan birçok şeyler istedikleri için...Beni yanlış anlamayın, bu taleplerin muhakkak söz haline gelmesi şart değil...Erkeklerin öyle bir bakışları, öyle bir gülüşleri, ellerini kaldırışları hülasa kadınlara öyle bir muamele edişleri var ki...Kendilerine ne kadar fazla ve ne kadar aptalca güvendiklerini fark etmemek için kör olmak lazım. Herhangi bir şekilde talepleri reddedildiği zaman düştükleri şaşkınlığı görmek, küstahça gururlarını anlamak için kafidir. Kendilerini daima bir avcı, bizi zavallı birer av olarak düşünmekten asla vazgeçmiyorlar. Bizim vazifemiz sadece tabi olmak, itaat etmek, istenilen şeyleri vermek...Biz isteyemeyiz, kendiliğimizden bir şey vermeyiz...Ben bu ahmakça ve küstahça erkek gururundan tiksiniyorum. Anlıyor musunuz? Sizinle, bunun için dost olabileceğimizi zannediyorum. Çünkü halinizde o manasız kendine güvenme yok...Fakat bilmem...Ne kuzuların ağzından vahşi kurt dişlerinin sırıttığını gördüm...

    Bana sakın darılmayın…Boş ümitlere kapılmamanız için sizinle apaçık konuşmak daha iyi olacak…Ama bana darılmayın…Dün yanınıza geldim.Beni evime götürmenizi istedim…Bugün beraber gezmeyi teklif ettim…Akşam yemeğini beraber yiyelim dedim…Adeta size musallat oldum…Fakat sizi sevmiyorum. Deminden beri hep bunu düşündüm…Hayır,sizi de sevmiyorum…Ne yapayım? Sizi belki hoş,hatta cazip buluyorum,belki de şimdiye kadar tanıştığım erkeklerin hepsinden ayrı taraflarınız olduğunu görüyorum,ama bu kadar…Sizinle konuşmak, birçok şeylerden bahsetmek,münakaşa,kava etmek…Darılmak,tekrar barışmak, bunlar beni muhakkak ki memnun edecek…

    Fakat sevmek? Bunu yapamıyorum…Şimdi ne diyip durup dururken bunları söylediğimi merak edersiniz…Dediğim gibi,başka şeyler bekleyerek ilerde bana darılmayanız diye…Size ne verebileceğimi şimdiden bildireyim ki,sonra sizinle oynadığımı iddia etmeyiniz: Ne kadar başka olursanız olun,gene erkeksiniz… Ve bütün tanıştığım erkekler bunu,yani kendilerini sevmediğimi, sevemediğimi anlayınca,büyük bir teessür,hatta hiddetle beni terk ettiler…Güle Güle… Ama niçin beni kabahatli zannettiler? Kendilerine asla vaat etmediğim, sadece kafalarında yaşattıkları bir şeyi vermedim diye mi? Bu haksızlık değil mi? Sizin de hakkımda aynı şekilde düşünmenizi istemem… Bunu da lehinizde bir nokta olarak kaydedebilirsiniz…

    Bakın, gördünüz mü? Siz de bütün diğer erkekler gibi, her şeyi kabul eder görünerek her şeyi kabul ettirmek yolunu tutuyorsunuz. Yok dostum! Böyle yatıştırıcı laflarla meseleler halledilmiş olmaz. Düşününüz ki, bu mevzu üzerinde kendime karşı olsun, başkalarına karşı olsun, daima açık ve riyasız hükümler vermeye çalıştığım halde bir neticeye varamadım. insan, bilhassa kadın ve erkek münasabetleri o kadar karmaşık ve arzularımız, hislerimiz o kadar anlaşılmaz ve bulanık ki, hiç kimse ne yaptığını bilmiyor ve akıntıya kapılıp gidiyor. Ben bunu istemiyorum. Beni yüzde yüz doyurmayan, bana tam manasıyla lüzumlu görünmeyen şeyleri yapmak, beni kendi gözlerimde küçültüyor...Bilhassa tahammül edemediğim bir şey, kadının erkek karşısında her zaman pasif kalmaya mecbur oluşu... Neden? Niçin daima biz kaçacağız ve siz kovalayacaksınız? Niçin daima biz teslim olacağız ve siz teslim alacaksınız? Niçin sizin yalvarışlarınızda bile bir tahakküm, bizim reddedişlerimizde bile bir aciz bulunacak? Çocukluğumdan beri buna daima isyan ettim, bunu asla kabul edemedim. Niçin böyleyim, niçin diğer kadınların farkına bile varmadıkları bir nokta bana bu kadar ehemmiyetli görünüyor? Bunun üzerinde çok düşündüm. acaba bende anormal bir taraf mı var? dedim. Hayır, bilakis belki diğer kadınlardan daha normal olduğum için böyle düşünüyorum.

    Hiçbir şeyi, kendimi erkeklere beğendirmek için öğrenmedim. Hiçbir zaman erkeklerin önünde kızarmadım ve onlardan bir iltifat beklemedim. Bu hal beni müthiş bir yalnızlığa mahkum etti. Kız arkadaşlarım benimle ahbaplık etmeyi ve fikirlerimi kabul etmeyi zevklerine ve rahatlarına aykırı buldular. Hoş tutulan bir oyuncak olmak, onlara insan olmaktan daha kolay ve cazip geliyordu. Erkeklerle de arkadaş olamadım. Aradıkları yumuşak lokmayı bende bulamayınca müsavi kuvvetlerle karşı karşıya gelmektense kaçmayı tercih ettiler. O zaman erkek azminin ve kuvvetinin ne olduğunu gayet iyi anladım; dünyada hiçbir mahluk bu kadar kolay muvaffakiyetler peşinde koşmaz ve hiçbir mahluk bir erkek kadar hodbin, kendini beğenmiş ve kibirli, fakat aynı zamanda korkak ve rahatına düşkün değildir. Bir kere bunları farkettikten sonra erkekleri sahiden sevebilmem imkansızdı. En hoşuma giden ve birçok hususlarda bana yakın olan adamların bile, küçük vesilelerle, bu kurt dişlerini göserdiklerini; her ikimize aynı derecede zevk veren beraberliklerden sonra, özür dilemeye, himaye etmeye çalışan, fakat aynı zamanda herhangi bir şekilde muzaffer olduğunu zanneden ahmakça bakışlarla yanıma sokulduklarını gördüm. Halbuki acınacak halde olan, zavallılıkları meydana çıkan onlardı. Hiçbir kadın, ihtiras halindeki bir erkek kadar aciz ve gülünç olamaz. Buna rağmen bu hallerini bir kuvvet tezahürü zannedecek kadar yersiz bir gururları vardır...

    --spoiler--
    4 ...
  22. 26.
  23. "...'şimdi aramızda neyin noksan olduğunu biliyorum', dedi. Bu eksik sana değil, bana ait. Bende inanmak noksanmış... Beni bu kadar çok sevdiğine bir türlü inanmadığım için sana aşık olmadığımı zannediyormuşum. Bunu şimdi anlıyorum. Demek ki, insanlar benden inanmak kabiliyetini almışlar. Ama şimdi inanıyorum. Sen beni inandırdın. Seni seviyorum... Deli gibi değil, gayet aklı başında olarak seviyorum. Seni istiyorum... içimde müthiş bir arzu var... Bir iyi olsam!.. Ne zaman iyi olacağım acaba?.."

    (bkz: kürk mantolu madonna)
    12 ...
  24. 25.
  25. nedensizce çok sevdiğim, kendimden bir şeyler bulabilidiğim nadir roman karakterlerinden biri. tapılası..
    1 ...
  26. 24.
  27. kezbandır. bu tarz kadınların ihtiyacı olan şey tecavüz, dayak ve aldatılmak. özetle acı.
    masumiyet müzesi'ndeki füsun ne kadar kezbansa bu da o kadar kezbandır. melankoli yaparken ağzına sokar, 15 dakika sonra çeker giderim. gitsin başka kılıbık raif bulsun kapris yapacak. zırlak karı.

    bir adama vereceği üç kuruşluk mutluluk için 20 bin tane şart koşan ya da "kalbim kırık, senden öncekiler çok kırdı" klişesi ile sevgi dilenen, ego şişiren, ilgi açı, narsist tüm kaltaklara gerekli olan şey raif efendi değil hannibal lecter'dır. üstad dalaktan başlar yemeye, nefis olur.

    hayır bi de sevgisini vermenin koşullarını manifesto halinde yayınlayan bu tip kadınlar sağda solda "aşk iki kişiliktir" yazıp smiley koyunca alıp sayfayı html kodlarıyla beraber götüne sokmak istiyorum.
    4 ...
  28. 23.
  29. içinde bulunduğu dengesiz ruh hali ikizler burcu olduğunu kanıtlar nitelikte. sevmedim ben bu kadını.
    1 ...
  30. 22.
  31. bir adama önce ümit verip sonrasında sorun sende değil bende ayağı yapan bir kadın. sevmek mi ah işte onu yapamıyorum diye sahte, aptal hezeyanları vardır. son pişmanlık fayda etmiyor tabi sonrasında.
    1 ...
  32. 21.
  33. sabahattin alinin o dönemde ilişkiler hakkında böyle düşünebilen insanlara kafa yorabilmesiyle hayranlık uyandıran kitabının kadın kahramanı.kitap bittiğinde aslında maria puder için bir bakıma insanın içi yanmakta. yani aşkın çeşitli şiddetleri ve suretlerinden o kendine uygun olarak hırçın,ihtiraslı,onu yörüngesinden çıkarıp kendi yörüngesine oturtacak bir aşk istemişti heyhat kader karşısına kendi yörüngesi bile olmayan aksine ona bir uydu kadar bağlı, uysal, dingin bir aşk çıkardı. anladı ki istenilen aşkla karşılaşılan aşk farklı da olabilmekte, bu o kişinin senin hayatının aşkı olmasına engel olmamakta. o da ona aşkla bağlı birini kendi yörüngesine uydu yapmaya razı oldu. ama kitap bittiğinde raif ulvi bi aşk yaşarken maria kendisine ulvi aşk duyan birini merhametle sevdi. raif bu duygunun nolduğunu öğrendi maria öğrenemedi ama ikisi de çok sevdiler o ayrı.
    2 ...
  34. 20.
  35. türk kızlarının örnek alması gereken kadındır.
    2 ...
  36. 19.
  37. aşık olduğum roman kahramanıdır. gerçek hayatta böyle biri yok, biliyorum, ama hala arıyorum..
    4 ...
  38. 18.
  39. kürk mantolu madonna adlı romanın baş karakterlerindendir.
    0 ...
  40. 17.
  41. böyle bir kadın bulursam eğer benden de bir raif çıkar. sabahattin ali nin anlatımıyla gözümde ilaheleşmiş kadındır.
    3 ...
  42. 16.
  43. Sabahattin Ali'nin katliam sonrasında not defterinde okunabilen tek cümlede yazılana göre ölmediği iddia edilen ve üstüne doğan akhanlı'nın da (Madonna'nın son hayali) kitap yazdığı roman karakteri.
    2 ...
  44. 15.
  45. 14.
  46. olmak istediğim kadın. mümkünse kimse oynamasın, kimse oynamaya çabalamasın.
    4 ...
  47. 13.
  48. Devlet eliyle çekilecek olan kürk mantolu madonna filminde bu karakteri nurgül yeşilçay canlandırmalıdır bence. özgü namal da olabilir ama o bu karakteri tam yansıtamaz, fazla güzel çünkü. ben özgü namal'a raif'in süslü baldızı rolünü daha uygun gördüm şahsen.
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük