yüksekkaldırım'da bir akşam
maria missakian'ı düşündüm
eğer kendimi bıraksam
yağmur olabilirdim yağardım
kasım'da bir çınar olurdum
yaprak yaprak dökülürdüm
kalbimi sıkı tutmasam
döküp saçıp boşaltsam
içimde yükselen şiiri
kaldırımlara döküp harcasam
gözleri balıkçıl gözleri
dudaklarında tutup rüzgarı
maria missakian adında biri
gelse göğsüne kapansam
yine akşam oldu attilâ ilhan
üstelik yalnızsın sonbaharın yabancısı
belki paris'te maria missakian
avuçlarında bir çarmıh acısı
gizlice bir sefalet gecesi
çocuğunu boğarmış gibi boğup paris'i
sana kaçmayı tasarlar her akşam
rivayete göre attila ilhan'ın sevgilisidir, kavuşamamışlardır. ona bu şiiri yazmış. ayrıyeten kendi sesinden şiirlerinin yer aldığı albümde de bulunmaktadır bu şiir. müzik de şiir de olağanüstüdür.
hikayesiyle birlikte daha bir anlam kazanan attila ilhan şiiri.. maria missakian paris'te yaşayan bir ermeni kızıdır.. kaptan, paris seferi sırasında vurulup çarpıldığı, kalbini kaptırdığı bu güzeli türkiye'ye getirmeye çalışmış ancak başarılı olamamıştır.. uzun yıllar sonra maria missakian attila ilhan'a mektup atmıştır.. tabi coluk cocuga karışmış biri olarak.. çapkın kaptan'ın gerçekten içini yaktığını düşündüğüm bir kadını anlatan, anlamlı bir şiir..
ünlü bir şiir.maria ile nasıl tanıştığımızı, birbirimizi nasıl sevdiğimizi başka yerlerde yazmışımdır.bu da 'imkansız' bir aşk.paris çevresine yerleşmiş bir ermeni ailesinin, orada doğmuş kızı. kökenleri türkiye'li.bir zamanların güzel yıldızı maria montez'e benzerdi.rex sinemasında maria montez'in bir filmine götürmüştüm, civar koltuklardaki seyircilerin şaşkınlığı kiç gözlerimin önünden gitmez.yoksuldu.quartier latin'de bir mağazada tezgahtarlık yapıyordu.istanbul'a dönünce onu getirmek istedim,o da çok istiyordu bunu, ne var ki şimdi ayrıntısını unuttuğum bazı bürokratik engellerden türkiye'ye giremiyor; dolaylı yolları deneyelim dedik, gidip ressam dostum arad'ı buldum,agop arad',o araya girdi, beni bir takım ermenilerle tanıştırdı, hepsi maria'yı türkiye'ye getirmenin yollarını aradılar ama bulamadılar, şiiri işte o sıralarda yazdım, kitabın ikinci basımında ikinci mısrası malesef 'maria misaklan'ı gördüm' şeklinde çıkmıştır, doğrusu buradakidir.
mırç 60'da mı, 61'de mi ne, türkiye'ye dönünce, maria'nın hayırsız bir müzisyenle evlendiğini, çoluğa çocuğa karıştığını, mutsuzluktan hafif hafif alkolizme doğru kaydığını söylemişti.
maria missakian için ne yazılsa azdır. onu sevmek, onun için yüksekkaldırım'ın basamaklarını çıkarken en özgün mısraları ardarda sıralamak kimbilir belki yetmeyebilir. onu türkiye'ye getirmek için uğraşmak, ateşli mektuplar yazmak da yetmeyebilir. çünkü maria missakian, giderek bir şiirsel metafora dönüşecek, farklı bir hayatı yaşamaya başlıcaktır. o hayatı, biraz olsun anlamlı kılmak, sevgi parıltılarını gözlerinde seçebilmek için kimbilir daha ne kadar şiir yazılacak.
attila ilhan'ın "mektupları gelir" dizesindeki kadınlardan birisidir.