istanbul erkek lisesinde almanca öğretmeniydi kendisi. diğer iki arkaşıyla birlikte (bkz: christina ergun) (bkz: rosemarie bolkan) kimi öğrenciler tarafından bermuda şeytan üçgenini oluşturduğu söylencesi yayılmıştır, bermuda şeytan üçgeni tanımlamasını bu üç güzide hocaya uygun görmeyen okulun geri kalan öğrencileri, kendilerine üç cadılar ismini takmıştır. derse gelirken yanında asla yiyecek ve içecek getirdiği görülmeyen margareta bulut, bu kuralını ramazan aylarında bozmasıyla öğrencilerin sevgisini ve ilgisini kazanmıştır. sınavlardan önce sınıfa 'hödöbölö konusunu geçen senelerde işlediniz mi?' diye sorar, sınıf kadının suratına 'o ne be??!' diye bakarken, 'o zaman yarınki sınavınızda bu konuyu sorucam' der, bunu söylerken yüzünde oluşan iğrenç gülümseme ve gözlerindeki şeytani parıldamalar kendisine duyulan sevgiyi bin kat arttırır. en ünlü lafı 'tü-tü' dür, bu söz 'typisch türkisch' tamlamasının kısaltmasıdır, tipik türk - tam da bir türkün yapacağı iş diye çevrilebilir. kendisi istanbul erkek lisesinden alman lisesine transfer olmasıyla bir okulun bayram yaparken diğerinin yasa girmesine sebep olacak kadar önemli bir kişiliktir.
almancada bulut olarak okunan 'blut' kelimesi, 'kan' anlamına gelmektedir. hocasının ismini yazılı olarak görmeyen nice bünye 'bu kadının soyadı kan mı? nası bi insanın soyadı kan olur ki?' benzeri sorular sormuştur kendine. en yakın arkadaşının rosamarie bolkan ismini taşıması da korkuların tuzu biberi olmuştur. *