Bu hafta vizyona girecek olan Tim Burton'un son filmi "Big Eyes"e konu olan bayan ressam.
Ressam özentisi, kadın avcısı, emlakçı Walter Keane, 1954'teki San Francisco Sanat Festivali'nde, Margaret Ulbrich ile tanışır. Soyadını taşıdığı kocasını, banliyödeki boğucu hayatlarına dayanamayıp kızıyla birlikte terk edip San Francisco'ya gelen genç kadın, geçinebilmek için bir mobilya mağazasında çalışmakta ve yaptığı kocaman gözlü kızların resimlerini bir dolara satmaktadır. Resimlerindeki kız kendi kızı Jane'in versiyonlarıdır aslında.
Kadın, adamın çekiciliğinden, sanat bilgisinden, paris anılarından etkilenir. Hayatını resimden değil emlakçılıktan kazandığı kısa sürede ortaya çıkar ama Margaret bu "haftasonu ressamından" yine de şüphelenmez. ilk kocasının kızları Jane'in velayetini almak üzere dava açması, aceleyle karar vermesine yol açar. Walter ile Margaret, tanıştıktan kısa süre sonra evlenir. Kadın, resimlerine kocasının soyadıyla "Keane" olarak imza atmaya başlar.
Paris sokaklarını yansıtan çalışmalarıyla hiçbir galerinin ilgisini çekemeyen Walter, koltuğunun altındaki tabloların arasına karısının işlerini de sıkıştırmaya başlar. Sonunda, zamanının çoğunu geçirdiği "The Hungry" isimli beatnik kulübün sahibini ikna eder, resimleri kulübün duvarlarında sergilenecektir. Lenny Bruce, Bill Cosby gibi komedyenlerin sahneye çıktığı kulüp, dönüm noktası olur. Margaret'in resimleri, özellikle kadınların büyük ilgisini çekmektedir. Altındaki "Keane" imzasını gören herkes, resimlerin Walter'a ait olduğunu düşünür. O da, bu yanlış anlamayı düzeltmek için hiç çaba harcamaz. Karşısına çıkan herkese bir hikaye anlatmaya başlar: 1946 yılında ikinci Dünya Savaşı'ndan henüz çıkmış olan Avrupa koca bir enkazdır. Genç bir Amerikalı, resim yapmayı öğrenmek için Paris'e gider. Ancak daha sonra Berlin'e geçer. Şöhret olmasına yol açacak stilini de Berlin'de geliştirir. Berlin'de sefalet içinde, çöpte buldukları ekmek için kavga eden çocuklar ve bu çocukların gözlerindeki umutsuzluk onu derinden etkilemiştir. Savaşın en masum kurbanı olan çocukları, gözlerini abartılı şekilde büyüterek resmetmeye başlar. "Bir ressam olarak hayatım orada başladı" diyen Walter'ın hikayesi budur.
Evliliklerinin ikinci yılında bir akşam kulübe giden Margaret, nihayet kandırıldığını öğrenir. O akşamdan sonra hayatı, 8 yıl sürecek bir esarete dönüşür. Yalanlar söyleyerek ikna eder karısını önce Walter. Daha fazla itirazla karşılaştığında ise mafyaya öldürtmekle, beş parasız bırakmakla, sahtekarlıktan hapse attırmakla tehdit eder.
Walter, her zaman hayalini kurduğu gibi bir süperstar olmuştur. Natalie Wood, Joan Crawford, Dean Martin, Jerry Lewis, Kim Novak, gibi yıldızların duvarlarındadır kocaman gözlü çocuklar. Margaret ise aynı evde yaşadığı kızına bile yalan söylemek zorunda kaldığı bir hayatın içinde rehin kalır. Kazandıkları müthiş parayla, yüzme havuzlu, lüks bir mahallede yaşamaya başlamışlardır ancak kadının bütün günü, kendini kilitlediği, perdeleri sıkı sıkıya örtülü atölyede 16 saat üreterek geçmektedir. Bir ara tekniğini Walter'a öğreterek özgür kalmayı dener ama adam ümitsiz vakadır.
Keane'in resimleri saygın sanat eleştirmenlerinden övgü almaz. Hatta filmde Terence Stamp tarafından canlandırılan New York Times eleştirmeni John Canaday ressamın 1964 New York Dünya Fuarı için yaptığı büyük boyuttaki "Ebediyyen Yarın"ı "Tam anlamıyla zevksiz, alelade bir iş" olarak tanımlar. Olsun varsın, koca gözlü çocuklar her yerdedir: Kartpostallarda, afişlerde, Tişörtlerde...
Walter evde olmadığı zamanlar her saat başı telefon açar, Margaret'in bir yere gidip gitmediğini kontrol ederdi. Margaret nihayet cesaretini toplayıp kızıyla evi terk ettiğinde 1o yıl geçmişti. Hawai'de kendisine yeni bir hayat kurdu. Üçüncü kocası Dan McGuire ile evlendi, Yehova Şahitleri'ne katıldı, resim yapmaya devam etti ve nihayet gerçekleri herkesle paylaştı.
Yıl 1970'dir. Margaret "Büyük Gözler"in hepsini kendisinin yaptığını açıkladığında kocası herkese yine ikinci dünya savaşı'nda yetim kalmış çocukların kendisine esin kaynağı olduğu hikayesini anlatır. Margaret ise "dünyanın pencereleri" olan gözlere odaklanmasını çocukluğunda kısa bir süre sağır olmasına bağlar. Walter sahtekarlık yaptığını reddedince de çift 1986'da bir Honolulu mahkemesinde karşı karşıya gelir. Hakim onlardan hemen oracıkta bir resim yapmalarını ister. Margaret koca gözlü çocuk resmini 53 dakikada tamamlar. Walter ise boş bir tuval karşısında oturup, omzunun acıdığından yakınır. Resimleri kimin yaptığı bir daha sorun oluşturmaz. Üstüne de 4 milyon dolar tazminat kazanır.
Margaret Keane bugün Kuzey California'daki Napa Vadisi'nde , küçük tatlı bir evde yaşıyor. Üvey çocuklarıyla birlikte kalabalık bir ailesi var. 87 yaşında ve hala resim yapmaya devam ediyor. Walter Keane ise 2000 yılında, beş parasız öldü. Margaret ölüm haberini aldığında yıllar sonra ilk kez kendini özgür hissettiğini söylemiş.
MArgaret Keane'in hayatını konu alan "Big Eyes" filminde Margaret'i Amy Adams, kocası Walter'ı ise iki oscarlı Christoph Waltz canlandıyor.
Margaret ve Walter 1950li yıllarda San Francisconun sokaklarında birbirlerine rastladıklarında ve böylelikle tanıştıklarında her ikisi de boşanmış ve önceki evliliklerinden bir çocuğa sahiptir.
ikisi büyük aşk yaşamaya başlarlar ve kısa süre sonra evlenirler. Biraz muhafazakar olarak nitelendirilebilecek yetenekli Margaret, yaşayacaklarından bihaber Walterın ona tanrının bir armağanı olduğunu düşünür. Çünkü Margareta göre Walter onu bekar anne ve dul bir kadın olmanın getirdiği toplumdan dışlanma durumundan kurtaracaktır.
1950-1960 yıllarında ünlü olan keane resimlerinin gölge ressamı. yaptığı resimler bu dönemde eşi walter keane'nin imzası ile pazarlanmıştır. 1970 yılında margaret keane resimlerin gerçek sahibinin kendisi olduğunu açıkladı. mahkeme resimlerin gerçek sahibinin belirlenmesi için margeret keane'den ve walter keane'den mahkeme salonunda büyük gözlü çocuk resmi çizmelerini istedi. margaret keane 53 dakikada resmini çizdi, walter keane ise kolunun sakat olduğu iddiası ile çizmedi. mahkeme resimleri margaret keane'nin çizdiğine hükmetti.
margaret ve eşi walter keane'nin hayat hikayesini konu alan film big eyes adı ile tim burton yönetmenliğinde beyaz perdeye uyarlanmıştır.