tarihi m.ö. 3000li yıllara kadar uzanan suriye sınırındaki ilimizdir. zirvesinde şehir kalesinin bulunduğu tepenin eteklerine kurulmuştur. bu tepe üzerinde eski taş evlerin adeta birbiri üzerine inşa edildiği bu yüzden ulaşımın daracık sokaklar arasından sağlanabildiği şirin bir şehirdir. bu tepenin önünde uzanan ovanın seyrine doyum olmaz. şehrin tepe üzerindeki bu eski merkezi çok sıkışık olup yer kalmadığından şehir artık aşağıya ova üzerindeki yenişehir`e kaymıştır.
insanı yüzyıllar öncesine götüren buram buram tarih kokan bir şehir. yeni yapılanma yasaklandığından dolayı eski evler restore edilmekte ve şehrin tarihi özelliği korunmaktadır. süryaniler, ermeniler ve türkler kardeş kardeşe yaşamaktadırlar. en yüksek yerinde mardin kalesi vardır ki timur bile şehri almasına rağmen bu kaleyi alamamıştır. eteklerinden, ucunu bile göremediğiniz mezapotamya ovası başlar, insanı alır götürür bu manzara. yıllarca ilim yuvası olan kasımiye medresesi vardır mimarisi ile kendine hayran bırakan, çoğu kişinin bilmediği ve göremediği yeraltı kiliseleri vardır, bir metrelik bir delikten eğilerek girilip yerin 20 metre altında bulunan bir de zindan.
kısacası eskimeyen bir tarihtir mardin, kesinlikle gidip görülmelidir.
Dokuz ayım geçmiştir. Merkezinde Süryani, Arap, Kürt ve Türklerin hep birlikte yaşadığı, güneydoğunun fiziki olarak en güzel şehirlerinden biridir. Sosyalleşme adına yapılacak hemen hemen hiçbir şey yoktur. Çok güzel tarihi eserleri bulunmaktadır. Gece ışıklar yandığında, dağın eteğindeki evlerin görüntüsü muhteşemdir. Bu yüzden hakkında "gündüz mezarlık, gece gerdanlık" denilmiştir.
mardin, memleketim... insanı kendine aşık eden şehir, süryani, kürt, türk, yezidi, ermeni... birçok kültürün birarada yaşadığı şehir. müslümanların Paskalya, süryanilerin şeker bayramını kutladıkları şehir. evlerin damlarından uyurken yıldızların yakalandığı, uykusu kaçanın mezopotamyayı seyrettiği şehir. üç kere gittim herbirinde daha çok mest oldum.gidin görün.
edit:nesini kötü oyladın en yazar,neyini bğenmedin mardin'in
muhteşem bir tarih üzerinde harikulade yapılar ve insanlar.. ama gel gör ki, ülkemin en güzel şehirlerinden birine, yıllardır delicesine isteyip de, terör korkusu yüzünden gidememek.. işte; mardin'in güzelliği kadar kötü..
insanları yobaz ve dar görüşlü değillerdir, zengin kültürden dolayı hoşgörü hakimdir, çok misafirperver olurlar. eskiden mardine misafir gelen evden çıkıp bakkala gitse, bakkal önüne sofra kurar, bir acı kahve içmeden de bırakmazdı. şimdilerde turist olarak gelenlerin çokluğundan dolayı bu misafirperverliğin alanı daralsada ölçüsü aynıdır.
buyulu kent. bir defa giden tekrar gitmek istiyor, boyle bir buyusu var mardin' in. bir tepenin uzerine kurulu. tırmanıyorsun kente ulasmak icin, yuksekte. civarda bir suru keci var. bildigin keci iste. mardin' e gidene kadar gordugum en cok sey. ayrıca bu kecilerde bir alem. nasıl beceriyorlar oyle sarp kayalara cıkmayı akıl alır gibi degil. dagcı keciler.
her taraf tarih ve tas. tastan evler, dar sokaklar. kliseler, medreseler, camiler. sokakları gercekten dar. sonra sokakların hepsi birbirine benziyor, evlerde oyle. kaybolmak cok kolay. yolu tekrar bulmakta.
beni en cok etkileyen tarafı, kadınları. buranın kendine has bir modası var. kadınların buyuk cogunlugu siyah rugan ayakkabı giyiyor. karda bile. ben kıs ayında gittim ve sasırdım. nasıl basarıyorlar o ayakkabılarla yurumeyi, cok ilginc. sonra elbise giyiyorlar, sanırım adı uc etek. renk renk. sarı, yesil, pembe. hep canlı renkler, yaslısından gencine. dovme ya da kınaları var. ayırt edilemiyor hangisi oldugu.
yaygın dil arapca gibi geldi bana. hastanesine gittim ben ve doktorların, hemsirelerin arapca konusmasına sasırdım. turkce bilmeyen cok kisi var. ama insanları cok yardımsever. hemen turkce konusan birisi buluyorlar size.
suryaniler yogun olarak mardin' den ote midyat' ta yasıyor. cogu da gumus isciligi ile ugrasıyor. guzel dukkanları var. biraz pahalı ama deger. telkari bu isin adı.
leblebisi unlu mardin' in. muhakkak alın. mırrada icin. mırra icin fincanlardan da alın hatta. sonra postanesine gidin ve kart atın. deyrulzaferan manastırı' nı gormeden donmeyin. deyrulzeferandaki papaz sanırım, iste onunla konusun, sohbet edin. donus yolunda midyat' a gitmezseniz olmaz. midyatsız bir mardin mumkun degil. son olarak hasankeyf ve batman var. zaten yol ustu. ugrarsınız.
uzaktaki suriye sınırına rağmen uzayan ovayı seyre daldığınızda şarabı daha güzel yapan enfes kent. the sheltering sky'ın rövanşının alınacağı kent. murathan mungan'ı anlaşılır kılan kent. işbu beceriksiz, az biraz oryantalist satırları yazanı hayran bırakan kent. (kent de kentmiş ha*) türkler, kürtler, araplar yani birazını müslüman, birazını hristiyan, birazını süryani ve birazını da yezidilerin güzelleştirdiği, maalesef taşıdığı mirası ancak fiziki olarak muhafaza edebilen tarih okyanusu. tabi mardinliler için çok yakın tarihin acı yükünü taşımanın da anayurdudur.