sevdiceğinin yanında dondurmayı yakalatmamak için türlü oyunlar oynaması, rezil etmesidir.
sıcakların iyice başıma vurduğu temmuz günlerinde, sevdiceğimle buluşmanın da verdiği sevinçle, canım şen liseliler gibi dondurma yemek, gondollara binmek istedi. şöyle bir etrafıma baktıktan sonra yöresel kıyafetleriyle dondurma makinasının yanında dondurma satan maraş dondurmacısını gördüm. yöresel kıyafetleri dondurma makinasına karşı verdiği savaşın üniforması gibiydi.
hemen yanına gittim ve ''bize iki dondurma'' dedim. bir yandan dordurmayı hazırlıyor, bir yandan da ''meşhur dövme maraş dondurması!'' diye müşteri çekmeye çalışıyor, makinaya meydan okuyordu. ilk dondurmayı küçük oyunlarla sevdiceğime verdi. sevdiceğim bir kaç hamlede gülerek dondurmayı yakaladı.
''iyi peki. hehe'' deyip ilk hamlemi yaptım. sonra ikincisini, üçüncüsünü...
kan ter içinde kalmıştım. gururumu eline almış, evirip çevirip geri vermiyordu. bir yandan da sevdiceğime ne kadar kaslı, zeki, entelektüel ve şakacı olduğunu gösteriyordu.
maraş dondurmacısının yapabileceği en büyük pislike karşı onun şevkini kırmak adına elimizi insan gibi uzatıp, dondurmacıyı siklememe metodu uygulanabilir. bu şekilde dondurma daha kolay alınabilecektir.
"ne gerek var şaklabanlığa?" diyerek dondurmacının karizması çizilmiştir. ufak bir tartışmanın ardından dondurmacı sümsüklenerek karizma kurtarılmıştır.
dondurmacının, çeşitli manevralardan sonra göğüs dekolteli bir bayanın göğüs çatalına dondurmayı usulca bırakması neticesinde, bu muameleye maruz kalan bayanın titreyerek ''aouhh sen ne yapıyorsun öyle'' demesidir. *