2004 yapımı yönetmenliğini Alejandro Amenabar ın üstlendiği başrolde Javier Bardem in oynadığı, bir ispanyol filmi. Aynı zamanda film yanlış hatırlamıyorsam en iyi yabancı film oscar ını kucaklamıştır. *
alejandro anemabar'ın ötanazi hakkını bir güzel anlattığı filmidir. tüm repliklerini ezbere bilmek istediğim bi filmdir. sağlıklı bireyler olarak durduğunuz yerin kıymetini içinize kazır, gerçek anlamda içinizde çizikler bırakır. sevginizi sorgulatır size, göze alabilir misin der, kulaklarınızı tıkarsınız. izleyin, sevmek fedakarlıktır deriz ya hep kolayca, bu cümleyi ağzınıza almaktan korkarsınız artık.
roman san pedro dan çok yaşamak bir hak mıdır yoksa şans mı olduğunu tartışan film.Zira roman gibi boynundan aşağısı tutmayan bir insan için yaşamanın bir şans olduğunu söylemek biraz aptalca olur.
Roman ın öldüğünü öğrendiğiniz sahne canınızı çok acıtır,ne de olsa yaşanmıştır.
içimdeki deniz
ve dipteki hafiflik
rüyaların gerçek olduğu
iki kişinin bir dileği gerçekleştirmek üzere, birleştiği
senin bakışın ve benim bakışım
sözden gayrı tekrarlanan bir yankı gibi
daha derine..
daha derine..
kan ve kemiğin içinden, herşeyin ötesine..
ama hep uyanıyorum,
ve hep ölmüş olmayı diliyorum,
saçların, ağzıma dolanmışken,
sonsuza dek öyle kalayım diye..
Roman San Pedro
Filmde ana karakterimiz Ramon Sampedro'nun geçirdiği bir deniz kazası yüzünden boynundan aşağısının felç olmasıyla ömrünün geri kalanını yatağa mahkum olarak geçirmekte.Bu durum onun için gittikçe kötüleşmektedir çünkü çevresindekilere sadece yük olduğunun farkındadır.Kendini öldüremeyecek durumda olduğundan ve ispanyol kanunları buna izin vermediğinden onu bu durumdan kurtaracak kimse yoktur.Film bu karakterin ölüm için verdiği mücadele hakkında...
ramon sampedro'nun denizin kokusunu almak, dalgaların sesini duymak için hayal gücünü kullanarak dağları aştığı muhteşem film. mutluluğu da üzüntüyü de ölümü de denizle içiçe yaşamıştır. duygu sömürüsü yapmayarak duygulandıran ender filmlerden...
bir de yeğeninin manda oluşu da pek güldürmüştür...
venedik'te ödül almışlığı var da oscar konusunda bir fikrim yok..ötenazinin gerekliliğini hatırlatan sade bir dili ve görselliği olan(rüyalar hariç)izlenesi bir film..javier bardem'in her hali izlenmeğe değer...
Alejandro Amenabar'ın gerçek bir hayat hikayesinden uyarladığı, yatalak bir denizcinin aile ve toplumunun baskısına rağmen ötenazi hakkını kullanmak istemesini , bunun için yaptığı mücadeleyi,çok güzel bir ispanyol Sahil Kentinde aşk,umutsuzluk ve de çok güzel müzikler eşliğinde anlatan(ki müzikler de Amenabar tarafından yapılmıştır ,duble helal olsundur) muhteşem filmi.
Filmin en güzel iki sahnesi Ramon Sampedro rolündeki Javier Bardem'in "flying camera" vasıtasıyla denize ulaşma sahnesi ve ve Sampedro'nun eski resimlere baktığı sahne,Amenabar burada görüntülü fotoğraf tekniğiyle Sampedro'nun gençliğini yansıtmıştır.
Ayrıca kesinlikle unutulmaması gereken diğer bir nokta ise Julia rolündeki Belen Rueda'nın etkileyici oyunculuğu,duru güzelliği ve 'zuhal olcay' tadındaki bakışlarıdır ve kendileri aşık olunası bir kadındır,nitekim Sampedro da o güzelliğe kalbini kaptırmaktan kendini alamamıştır.Henüz izlemeyen ademoğullarının bulup,buluşturup,ödenç alıp,üzerine yatıp ya da her nasılsa izlemesi farzdır.Zira böyle filmlerin kıymeti bilinmelidir,bildirilmelidir.
"Biçimsiz ve bozulmuş bir bedenin bekçisi olan bir insan için, yani benim için, saygınlık nedir? Ben, hayatı, özgürlüğü seven çoğu insan gibi, yaşamanın bir hak olduğuna, ama bir mecburiyet olmadığına inanıyorum." (Ramon Sampedro)
dumurlara iten film. javier bardem hayran bıraktırmıştır kendine. ayrıca görüntü yönetmeni (bkz: javier aguirresarobe) abimiz de yardırmıştır çıkardığı işle.
engelli yaşama çok iyi bakılabilecek bir pencere açmıştır. bu filmi izlemek durup düşünmek için şanstır. istenmeyen sona cesurca gidilmiştir. gerçek budur hayat da gerçektir.
ramon sampedro 'nun dünyayı dolaştığını anlattığı sahnede, avukatı onun çektirdiği fotoğraflara bakar. bu fotoğraflardan biri de istanbul sultanahmet cami 'de çekilmiştir. bilginize...
--spoiler--
ramon'un yakın akrabaları ile vedalaşıp, yeğeniyle sarıldığı sahne ve ardından yeğeninin ramon'un bulunduğu arabanın ardından koşması feci ağlatır.
--spoiler--
javier bardem oynuyla hayran bırakır, oyunculuğu o kadar inandırıcıdır ki güzelim adam ne hale gelmiş diye kahrolursunuz. "yaşama ve yaşamama hakkının, insanın elinde olması mı gerekir acaba" diye düşündüren filmdir. ayrıca öğreticidir de, filmden sonra balıklama atlarken suyun derinliği konusunda düşünmeme neden olmuştur.
tanrı tarafından bahşedileni reddederek, tek çözüm yolunu seçen bir adamın etrafına çöreklendirilmiş film.
felsefi sayılabilecek diyalogları ile daha iyi duyabilmek için nefesleri tutturmuş,
ötenazi ve intihar arasında olan ince çizgiyi kalınlaştırmıştır.
+olm yatalak herif bile 2 tane hatun düşürdü, sıfatımıza sıçayım laaağnn.
-bu filmden bunu mu çıkardın sen şimdi?
+ne biliyim olm sarışın olan yaşlı maşlı ama hoşdu.
-seninle bir daha film izlersem ötenazik olayım emi!
arşivde mutlaka bulunması gereken bir film. sözün bittiği yer vardır ya işte öyle. film size söyleyecek çok bir şey bırakmıyor zaten. filmin hiçbir karesi es geçilmemiş. yalın, berrak ve etkileyici bir senaryo, oyunculuk.
Film Ramon un hareketsiz vücuduna odaklı. Hayatla mücadele veren Ramon un geleceği ne mi? Ölüm... Ne kadar kabul etmesede. Umutsuz, yorgun, yalnız, korkak bir şekilde ölümü bekliyor yatagında. Hareketsiz olması izleyiciyide harketsiz kılıyor sanki.
Hayatınızın yirmi küsür senesini sağlıklı bir insan gibi yaşadıktan sonra basit bir kaza sonucu kalan yirmi sekiz senesini boyundan aşağı tutmaz bir halde nasıl yaşayabilirsiniz?