Manzaradan Parçalar, Nobel ödüllü Türk yazar Orhan Pamuk'un 2010 yılı Eylül ayında ilk baskısı iletişim Yayınları tarafından piyasaya sunulan, yazarın Öteki Renkler isimli kitabının devamı niteliğinde, kendi yaşamını anlattığı yazıları ve kendisiyle yapılan röportajlardan oluşan kitap.
--spoiler--
"on altı ile yirmi iki yaşlarım arasında okumak, kendi kendimi yapmamın, kendi ruhuma bilinçle bir şekil verme işinin de parçasıydı. nasıl bir adam olmalıydım? dünyanın anlamı neydi? düşünebileceğim, ilgileneceğim konular, hayaller, nerelere kadar uzanıyordu?"
--spoiler--
--spoiler--
"mesela maçtan önce fenerbahçe'nin birden yerin altından- bana öyle görünürdü, bunu esrarengiz bulurdum- sahaya bir anda çıkıvermesi, futbolcuların enerjik bir şekilde orta yuvarlağa koşuşu, bunlar beni etkilerdi. çok şiirsel bulurdum bu görüntüyü, severdim. sarı kanaryalar denilirdi fenerli oyunculara. ayrıca fenerbahçeliyim demezdik, fenerliyim, derdik."
--spoiler--
--spoiler--
" ben çok güzel, aman saat kaçmış, ben çok meşgul bir adamım, gibi yaparım. buyrun işte, bakın: saat kaç olmuş bakayım, ben çok güzel bir adamım! ya! afedersiniz güzel hanımefendi, şimdi sizi hiç düşünmüyorum ve daldım gittim çok büyük dünya işlerine ve hayatın anlamı ne, gibi büyük sorunlara. saate bakıyorum, anlıyorsunuz değil mi, acaba büyük işlere vaktinde yetişebiliyor muyum diye. belki şu an telefonum çalıyordur ve arayan başbakandır. belki çok özel bir çiftliğim ve atlarım olduğunu anladınız. belki serüvenlerle dolu trajik bir hayat yaşadığımı seziyorsunuz. ama elimdeki plastik torbalarda: bir kilo elma, bir kilo portakal, yarım ekmek, konserve ton balığı, iki de yeni kitap. hayır, bunları görmemiştir. en azından şunu fark etmiştir: ben asansörde güzel kadınların yüzüne bakıp kimseyi rahatsız etmek istemem."
--spoiler--
--spoiler--
"allahım, ben bunu niye yaptım! demeye başladığınız zaman, daha yalnız ve daha zengin bir ruhsal hayat bizi bekler. tasavvufla ya da dostoyevski ile biraz ilgilenenler, derin ve zengin kişiliğin "suçluyum", demekle kurulacağını bilirler."
--spoiler--
"bazan balkanlar'dan, avrupa'dan bazan doğudan, yakın zamanda olduğu gibi, bazan eski sovyet ülkelerinden gelip şehrin dükkanlarında, vitrinlerinde çoğu zaman hiçbir sınıflama, kural ve tarihe aldırmadan yan yana gelen eski-yeni tuhaf eşyalara, sokaklarda amaçsızken yürürken bir vitrinin önünde durup uzun uzun bakınca, şehrin hüzünlü ruhunun hala yakınlarda bir yerde kıpırdandığını kuvvetle hissediyorum."
tanıtımında sivrisineklerden bahsettiğini de okuyunca, kitabı elime aldığımda ilk okuduğum kısım o yazı oldu. okuduklarıma inanamadım. hayatımda bu kadar sıradan ve gereksiz bir yazı okumamıştım.
öte yandan kitap, yazarın koca hayatının birikimleriyle dolu. dostoyevski, victor hugo, venedik'te öpüşenler, istanbul anıları, eski kitaplarına eklemeler, flaubert, fotoğraflar, camus...
öldüğümüzde çoğumuzun böyle bir kitabı, yani böyle bir yaşamı, birikimi olmayacak.
" babasının ölümünden futbolla ilişkisine, çok sevdiği Boğaz gemilerinden roman yazarken hissettiklerine, kitap okuma zevklerinden resim sanatının inceliklerine kadar Orhan Pamuk'un renkli ve zengin dünyasına bir bakış sunuyor ... " diyerek tanıtılan kitap.