gün olur asra bedel'i okurken mankurta çevrilen çocuğun yerinde olduğumu düşünce çok vahşice birşey olduğuna kesinlikle karar verdiğim şey.en korktuğum şey olan boğularak ölmeyi tercih ederim.
dünyanın biline enrezil işkence çeşidir. aslında yeni kesilmiş keçi derisi kazınmış kafaya yapışır. zamanla çıkan saç kökleri kıl dönmesine yol açar. verdiği acı biliçüstünü mantığı ve kişiliği yıkar . kişi içgüdüleriyle ve bilinçaltıyla yaşayan bir uysal hayvana dönüşür.
çekilen acı bir ay kadar sürer. ağzına bez doldurulur . pek az kişi bu işkenceden canlı çıkar.
ülkemizdeki eğitim ve yönetim sisteminin doğurduğu (kasıtlı olarak), insanın en önemli özelliği olan düşünme yetisini elinden alan bir durum veya bu durumdaki kişileri tanımlayan isimdir.
Bu arada ufak bir bilgide vermiş olayım ;
eğitimle ilgili antlaşmaların ilki 27 aralık 1949 tarihinde yapılmıştır. Antlaşmaya göre bir eğitim komisyonu kurulmuş bu komisyonun 8 üyesinden 4 ü abd den 4 ü de türkiyeden olacaktır ve komisyon başkanıda abd dir. komisyon oylamalırında eşitlik söz konsu olunca son söz abd li komisyon başkanınındır. komisyon her türlü davranışında Abd dışişleri bakanına karşı sorumludur. bu antlaşma doğrultusunda 1958 tarihinde ford vakfı denen bi vakıf ile türkiye milli eğitim komisyonu kurulmuş ve bu komisyonun raporunu yabancı uzmanlar eşliğinde viyana da yazılmıştır.
1962 yılında denenmiş ve 1968 de yürürlüğe girmiştir.
yukarıdaki bilgileri yazarken , dr.ikram çınar ın "mankurtlaştırma süreci" adlı eserinden faydalandım. okumanızı tavsiye edebileceğim nadir eserlerdendir.
bu işkence methodunu uyguladığı söylenen Juan Juanlar Çine bilmem kaç yüzyıl Türk egemenliği yaşatmış insanlardır.
Çengiz Han, kubilay soyudur.bir işkence metodu yüzünden bu büyük soya dil uzatabileceklere kendi boylarının ne halt yediğini veya da türk olup olmadıklarını sormak gereklidir.
Zamanında böyle bir işkenceye maruz kalıp, hafızasını yitiren bir genç Türk varmış. Annesi yana yakıla köle yapılan oğlunu ararmış. Günün birinde oğlunu davar güderken görmüş ve gidip anası olduğunu söylemiş, ancak oğul anasını tanımamış. Çinliler bu olayı öğrenince Mankut Türkü ne, o kadının kendisini kandırmaya çalıştığını ve zarar vereceğini, bir dahaki sefere o kadını öldürmesini söylemişler.
Gencin anası tekrar geldiğinde elinde okla kendini bekleyen oğlunu görmüş ve talihsiz ana kendisinden daha talihsiz oğlunun okuyla orada can vermiş. (Cengiz Aytmatov)
Bu olay Kazakistan ve çevre Türki Cumhuriyetleri nde halen anlatılmakta, bu konuyla ilgili şiirler - türküler yazılmakta ve tabloları satılmaktadır
mankut çinliler eskiden esir aldıkları türkler' in kafasındaki saçları kazıyarak başına bir yaş deri geçirirler. başlarındaki deri ile esir aldıkları türkleri günlerce çölde aç susuz bırakıp bu yaş deri kurudukça beyni sıkar ve işkenceye maruz kalanların çoğu ölür. ölmeyenleri ise daha kötü bir hayat beklemektedir. öyle bir noktaya gelirler ki hafızalarını kaybederler. hafızasını kaybeden insan en baştan beri gözünü çinli efendisinin yanında açtığını zanneder ve çok ideal bir köle olur. bunlara mankut türk denirmiş. bu köleler tedbir almadan rahatça hayvan gütmek gibi tüm ayak işlerinde kullanılırlarmış.