mağazaları semt pazarını anımsatan bir bayan giyim markası. erkek milletini çıldırtır resmen, yahu ne kadar da meraklı bu kız milleti itişe kakışa kıyafet almaya. indirim zamanlarında savaş alanı gibi olur. nasıl bir koşuşturmaca bu, kızlar kendini kaybediyor resmen. dükkanı kapamasalar gece gündüz yatar orda, üstüne başına bir şey dener. erkeklerin bu kadar nefret ettiği başka bir marka var mıdır acaba? aklıma gelmedi henüz...
ağaçta yetişir. kesin olarak bilinmese de güney ve güneydoğu asya'ya özgü olduğu düşünülüyor. filipinler'in ulusal simgesidir. tatlı bir meyvedir, kendine özgü reçinemsi bir koku yayar.
indirim yazısını insanın gözüne gözüne sokan,
sanki bedava ürün dağıtıyorlarmış gibi içerisinde izdiham olan mağazadır.
(bkz: mediamarkt gibi.)
(bkz: mediamarkt etkisi.)
% 60 indiriminden faydalanıp sabahı bekleyemeyip,internetten alışveriş yapmama sebep olan giyim mağazasıdır. günlük kıyafetler için uygun fiyata iyi seçenekler vardır. abartmaya gerek yoktur.
istanbul'un dört bir yanındaki billboardlarda scarlett johansson'lu reklam yapan marka.
sana laflar hazırladım mango. scarlett gibi güzellik ötesi bir kadının üzerinde bile kötü duran bir kıyafet tasarlamışsınız. bir de yetmemiş tüm afişlerde bunu kullanmışsınız. a canım o kadar koleksiyondan bula bula bunu mu buldunuz?
insanın içini açan, dönüp bir daha bakacağımız bir şey yapsaydınız daha mantıklı olmaz mıydı? sarışın kadına sarı giydiren, gri renkle kombine edip onu solduran kafa kime ait bilmiyorum ama selamlıyorum kendisini.
hayır yaz kataloğu için çekim yapmasanız tamam bana ne diyecektim ama yapmışsınız, pek güzel fotoğraflar ortaya çıkarmışsınız da bu neyin nesiydi şimdi?
bir şeye daha kızdım onu da söyleyeyim: yeşil kısa etek 320 lira mı olurmuş? beymen mi sandın kendini sen, haddini bil biraz!
kreasyonları pek bi halt olmayan, abartıdan ibaret giyim markası.sırf adından yakışır mı? diye düşünmeden otuna,motuna o kadar para bayılan, abone manyakları var bu markanın.
sırf güzel bir meyve ismiyle nasıl para kazanılır ispatlamıştır bu marka. kadınların mango takıntısını cidden anlayabilmiş değilim. sanırsam mango' nun değerini anlamak için kadın olmak gerek.**
keşke sadece egzotik meyve olarak kalsaydı dediğim ispanyol giyim markası.
ayrıca bu mağaza, pazar yerlerine benzer. herkes eline aldığı şeyi sağa sola fırlatır, yerlerde tonlarca ürün, kimse de sikine takmaz bu yere atılan ürünleri. bence nedeni de; burası öyle bi mağaza ki kadınlar burda erkekleşiyo, kendinden geçiyo.
--spoiler--
+amına koyim, 2 aydır şu kıyafeti alıcam bi türlü indirime girmedi iyi mi...
-at kız yere bırak siktiret, ezelim.
--spoiler--
biriyle girmek zorunda kaldığım zaman ya 'tamam ben kapıda bekliyorum' diyorum ya da içeri girip 'bu nasıl' sorularının hepsine 'o ne yaa, çok kötüymüş lan ahaha' diyip heves kaçırıp, kısa kestiriyorum ziyareti. bu da ufak bi taktik olsun dert yoldaşlarıma.
şimdi ben bunu bugüne kadar hiç yememiştim.. ne yalan söyliim. içimde kalmıştı. fiyatının irtifası da baya fazla mübareğin.. ne zaman almak istesem annem veto ederdi bu isteğimi.
neyse bugün aldım. bir tane. şöyle bi evirdim çevirdim. kokladım. aldım bıçağı soymaya başladım.. böyle yapış yupuş bişey. kokusu yok doğru düzgün.. tadı desen... boş. sanki şeftalinin içine su enjekte etmişler, tadını seyreltmişler.. hafif de kavunumsu bi hissiyat.. kabuğuna doğru acılaşıyor. ne olduğu belli değil.
parasına yanmıyorum harbiden. yıllardır içimde kalan ukteye yanıyorum. yazık. gençliğimiz bunu merak etmekle geçti gitti lan. destekli sütyen takan kız arkadaşıyla ön sevişirken, kafasında canlandırdığı göğüs bedeninin üçte biriyle karşılaşan er kişi gibi oldum. burkuldum. kime söveceğimi şaşırdım anasını satiim.
avokado diye kankası var bi de bunun. yan yana takılıyorlar hep. o bundan şerefsiz. sakın denemeyin.
tropikalmiş. vitamin deposuymuş. siktir afedersin.
itiraf edelim hepimiz televizyonda reklamları yayınlana kadar bu marka adını sanki türkçe bir kelimeymiş gibi yazıldığı gibi okuyup meyve muamelemesi yapıyorduk. Ve muhtelemen reklamı gördüğümüzde hepimizin kafasında ışıklar yandı,şimşekler çaktı ve ağzımızdan "tabi ya bu yabancı bir marka mango değil mengo" kelimeleri dökülüverdi.