nedense özellikle mango mağazası (şimdilerde yerini sanırım bershka diye bir yer aldı) kızlar üzerinde acayip bir etki yapıyor, buraya girenler aradıklarını bulamasalar da nedense 2 saatten aşağıya buradan çıkmıyorlar. dolayısıyla alışverişe bu kızımızla çıkmak zorunda kalmış esas oğlan, artık yüzüncü kez gittiği ve saatlerce beklediği mağazada, can sıkıntısından ürünleri ve konuşmaları izlerken kendine yavaştan bir misyon edinmeye başlar.
-tezgahtarlık!-
kız arkadaşını beklerken ortalıkta sap gibi duran kahramanımıza yavaş yavaş elinde etekler, bodyler, çantalar bulunan başka kızlar gelip "ya bunun bir küçüğü yok muaa?" şeklinde sorular yöneltirler. en başta "ehe ben burada çalışmıyorum" dense de, bir süre sonra kısa cevaplar verilir ve sonunda 5 yıllık tecrübeli tezgahtar kıvamına gelinir. her sorana "şu reyonda vardı", "hemen depoya bakıp geleyim" gibisinden cevaplar verilir.
kahramanımız silkelenip kendine geldiğinde ise her şey için çok geçtir, belirtilen satış hedeflerine çoktan ulaşmış olup, hayatını artık orada idame ettirir.