eurovision şarkılarını bir daha dinlerken yine lena'nın kazandığı sisteme küfrederken buldum kendimi. ardından at ağızlı alexander'ın, eurovision'daki partide bunlara hiç yüz vermemesi geldi aklıma. daha sonra da alexander eşşeğinin lena'yı yanağından öperek yaptığı rezilliği hatırladım ve 'oh olsun' diye geçirdim içinden.
''yalan'' adlı parçasına denk gelip az önce dinleyerek bana ufak çaplı bi nostalji yaşatmış grup. ne kadar güzel parçalar varmış eskiden. şöyle bir parça çıkmıyor artık.
şehr-i hüzün belgeselinden sonra benim için yeri çok farklı olan grup.
belgeseli izledikten sonra ilk şarkılarını falan karıştırdım. Onların kafasıyla dinlemeye çalıştım biraz. Hani yıllar sonra bir albümünüz çıkıyor ve insanlar tarafından ne kadar beğenilecek? içlerindeki heyecanın ne kadar doludizgin olduğunu görmek insanı düşündürüyor.
Bu arada bir tane şarkı takıldı gözüme ve sabahtan beri replay tuşunun anasını ağlattım. Dinlerken öyle bir bağladı ki insanı, sabahtan beri düşünüp duruyorum neden bu şarkı bir kadın çizeceksin veya Bitti Rüya kadar sivrilememiş diye. Nakaratı ve sözleri de gayet sert ve güzeldi.
Ben miydim senin pesinden gelen?
Sendin karşıma geçip diz çöken
Kadın mı sandın kendini birden?
Kaçan sen oldun kovalayan ben!
ferman bu grubun her zaman yıldızıydı ama bu son dönemde yaptığı solo işler gruptaki değerini arşa çıkardı. yalnız grubun bir üyesini yemişler. ne oldu acep.
Yerli olup uyuz olduğum gruplardan biridir. Durun açıklayayım sebebimi...
Bu adamların ilk albümünü baştan sona dinlediniz mi hiç? Orijinal bir girişleri vardı piyasaya. Ülkede hiç yapılmayan o dönem ufak ufak bitmeye yakın olan tarz olan nu metal'i getirdiler. Söz kalitesi olarak yine üst kaliteydi albüm. Raptiye Rap Rap gibi şahane bir Cem Karaca iğnelemesini bile eklemişler, bizim müziğimizin teması bu, biz heyecanlı gençleriz, derdimiz farklı şekilde derdimizi farklı anlatmak diye giriştiler. Sonra ne oldu
Şehr-i Hüzün albümü çıktı. Kötü bir albüm mü, hayır değil. Piyasada örneğini bolca görebileceğimiz şarkıları kendilerince yorumladılar, piyasa grubu oldular işin doğrusu. Her aşk ölümü tadacak, cevapsız sorular, beni benimle bırak ne bileyim alıştım gözlerimi kapamaya falan ne abi? Şarkılar kötü falan değil bakın yine yanlış anlaşılmamak için tekrarlıyorum, ama bu adamların önceki albümünde yaptığı şarkılara bir bakın sonra bunlara bakın. Hani alakaları yok.
Ama anlamadığım bir nokta da var bu albümde, Dünyanın Sonuna Doğmuşum adlı parça. Tam istediğim şey bir tane de olsa mevcut. Hatta tam istediğim şekilde hemde. Dünyanın Sonuna Doğmuşum sanırım adamların yaptığı en başarılı parça benim için. Kusursuz, şahane bir biçimde eleştiriye de sahip, hatta o dönem tv de yayınlanması da bu parçanın belki bir iki insanı uyandırmıştır, bu bile ciddi başarı. Ama albümün geri kalanı için aynı şeyi söyleyemeyeceğim, kötü bir albüm değil, ama benim beklediğim Manga albümü değil kesinlikle. Yalan olmasın bu şarkılardan sonra albümü baştan sonra dinleme isteğim komple gitti.
Sonrasında ne oldu derseniz açıkçası yerli müzikteki bu güzel çıkış, sonrasında ekonomik sebeplerden ötürü piyasa müziğine dönüş muhabbeti aşırı sıktı, yerli müzikten aşırı uzaklaştım. Sonraki albümlerde benim istediğim tarzda bir şeyler varsa mesaj kutumda şenliği beklerim. Ama gerçekten iyi başlayıp sonradan batıran yerli gruplarda ciddi üst sıralara oynar sanırım Manga.
tece'nin harcanmış vasat müzik gruplarından biridir. pop kültürünün egemen olduğu ve duman, mor ve ötesi gibi serserilerin "rock" yaptığı sanılan bir toplumda böyle gruplar tutunamazlar. er geç pop müziğe geçiş yaparlar.
halbuki tanındıkları zaman tası tarağı toplayıp bu ülkeden kurtulup avrupa'ya gitselerdi, belki de popa kaymadan ülkeden çıkan en iyi grup olabilirlerdi.