hangimiz istemeyiz ki zeytinlik içerisinde ufak şirin bir baraka tarzı evimiz olsun.
sakin, huzurlu, insanlardan uzak, kavgasız dövüşsüz, yavaş ama güzel işleyen bir hayatın, yanında sevdiğin köpek ve baktığın hayvanlar, kitapların olacak.
çalışma derdi yok, zaman kavramın yok, birilerine birşey ispat etme ya da kendini saat denen zaman kavramına bağımlı tutma gibi derdin yok. sen istediğin kadar saati kullan, eninde sonunda bitecek bu ömür.
müfit can saçıntı'nın filmde dediği gibi
"kaç yaz görecek kadar ömrümüz kaldı ki şu dünyada"
21. Yy koşullarında mümkün olmayan yaşamadır. Artık üniversitelerin ders kayıtları bile internet üzerinden yapılıyor. Hastaneye randevu almadan giderseniz 5 saat sıra bekliyorsunuz. Şehirler büyüdü, öyle eskisi gibi bi dolmuşla her yere gidemiyorsunuz. Mustafa Ali nin tavsiye ettiği kenar mahallelerdeki müstakil evler suriyelilerle doldu. Güvenlik diye birşey yok.
Ama sistemin bize dayatmalarına ve insanlardaki hırslara olan eleştrilerine sonuna kadar katılıyorum.