babannelerimizin, annelerimizin o güzel kış günlerinde mandalina ve portakal kabuklarını sobanın üzerine koymasıyla başlayan erotizm, şehvet içeren kokudur.
şu anda nereden geldiğini kestiremediğim kokudur. insanı farklı diyarla götüren, rahatlatan kokudur. Bana parmağıma mandalinaları takıp yüzük yaptığım dönemleri anımsatan gerçek değerin ta kendisi..
cıvıl cıvıl, renkli bir koku. en guzel tarafıda yedikten sonra kokunun eline bulasmasıdır. eller koklanır, tekrar mandalina yenilir. bir dongu halinde devam eder bu. kokla ye, kokla ye.
güzelbahçe tarafından kuşadasına giderken seferihisar taraflarından geçerken camınızı açmaya bile mahal vermeden fetheder burun deliklerinizden mandalina kokusu. o koku ki aniden hayatını özet şeklinde geçiriverir zihninden, nasıl oldu anlamazsın, mallarsın, durursun, durdurursun arabanı, yakarsın sigaranı ve üzülürsün mütemadiyen, o mandalin kokulu çocukluğundan, o sigara kokulu şimdine kadar bir bok yapmamışsındır, gözlerinden yaş süzülür farkında olmadan, yine anlamazsın, zaten hiç anlamamışsındır. bir el dokunur omzuna der ki "gidelim", gidersin sen de kaçarsın ardına bakmadan.