yılın başkanı olarak türkçeye çevrilen 2006 amerikan yapımı bir robin wiliams filmi.
eğer yanlışlıkla amerikan başkanı seçilseydiniz ve bu yanlışlığı biri gelip size söyleseydi, her şeyi elinizin tersiyle iter miydiniz?
filmde yeni geçilen bilgisayarlı seçim sisteminin azizliğine uğrayan tom dobbs da bu soruyu kendine sorar. seçim kampanyası dahilinde tekdüzelikten, aynılıktan ve politikacıların dürüst olmadıklarından şikayet eden, siyaset sistemini alenen hicveden dobbs sonunda ne pahasına olursa olsun onlardan farklı bir insan olduğunu gösterme imkanı bulmuştur. peki ya adına dürüstlük denen bu farkı gösterebilecek kadar cesur muydu?
filmi konusunu rahatlıkla söyleyebilmesine karşın karşın türü nedir deseniz bir durup düşünürüm. komede desek değil, dram zaten hiç değil...
yine de yılın başkanı kendisini izleyiciyi sıkmadan izletmeyi biliyor. büyük umutlar bağlamadan hoş olmasa da "hoşça" vakit geçirebileceğiniz 115 dakikayı vaad eden bir film.
verdiğiniz para ve harcadığınız zamanın karşılığını alabileceğiniz film.Baştan sona bir tempo yakalayabilmiş bir film olmasa da bir takım politik göndermeler ya da sıradan espriler ile iyi vakit geçirten film.Robin williams'ın oyunculuğu da doruklarda olmasa da vasatın üzerinde olan film.
filmin son cümlesi ise akkılarda kalan güzel bir tespitdir,aşağı-yukarı şöyledir:
robin williams 'ın bazen sıradan, bazense muhteşem esprileriyle süslediği, süresinin uzunluğu nedeniyle bazı sahnelerde biraz sıkıcı olsa da, genel itibariyle izlenebilir filmi. * içinde geçen, gerçekten bir yere kaydedilmeyi hak eden güzel cümleler var. özellikle robin williams 'ın filmin sonuna doğru söylediği şu cümle gibi:
unlu kisilere atılan ic camasırları muhabbeti donerken yaptıgı '' paris hiltona atmayı dusundum ancak yapısmasından korkuyorum'' esprisiyle gulduren filmdir.
yılın baskanı olarak cevrilmistir turkceye. kaliteli bir film oner deseniz onerecegimi zannetmiyorum ancak robin williams severler icin zaman gecirebilecek ve izleyince en azından pisman olmayacagınız bir film.
yıllar sonra yeniden izlendiğinde, ele aldığı konuyu ne kadar doğru yerlerden yakaladığı bir kez daha farkına varılan, öngörüleriyle zaman karşısındaki sınavını başarıyla vermiş ve çeşitli film eleştiri sitelerinde verilen şaşırtıcı derecede düşük puanları kesinlikle hak etmediğini düşündüğüm film.
ukala ve şekilci olarak tanımlamaktan çekinmeyeceğim çoğu eleştirmenin ağız birliği ederek filme saldırdıkları nokta, filmin belirgin bir türünün olmadığı iddiasıdır. sözümona eleştirmenlere naçizane önerim, bir hayali biyografi izlediklerini varsayarak filmi yeniden izlemeleri. zira işin alamet-i farikası tam da bu gerçekliği ve politikanın kirli yüzünü, tüm çıplaklığıyla gözler önüne sermesidir. bir bakıma laura poitras filmleri gibi muhbir bir filmdir.
