"şu ranzaları görüyor musunuz orospu çocukları, hepsinin altından geçip tekrar yanıma gelmeniz için 15 saniyeniz var."
henüz 20'lik bir anakuzusu olduğu sesinden anlaşılıyordu. yüzündeki maske; sert davranmak istemesine rağmen bunu başaramayan bir toy olduğunu saklayamamıştı bizden. "orospu çocuğu" derken bile o kadar amatördü ki; ezberlenen şiirleri okuyan ilkokul çocukları gibiydi; bu ağır küfür eğreti döküldü ağzından. kaldığım koğuşu incelemeye başladım; bu kaba hoşgeldin faslından sonra. yanlız olmadığımı; koğuşta hamam böcekleri ile beraber kaldığımı farkettim. günlük 3 sigara hakkımız vardı ve ben ilk hakkımı kullanmıştım. ikinciyi kurtlu ve küflü öğle yemeğinin sonrasına saklıyordum. alt kattaki ölüm koğuşlarından gelen çığlıkları duydukça yerime ve yüzü maskeli yufka yürekli küfürbaz gardiyanıma şükrediyordum.
öğlen ranza altı sürünmesinden sonra yemeklerimiz geldi. aç mideme sigara dumanını yollamayı tercih ettim. yemeği olduğu gibi geri alınca, biraz daha şişman olan onbaşı "ananın amı" diye bir küfür salladı. bunun etki alanı daha sertti. öyle okkalı öyle içten etmişti küfrü. ceza olarak akşam içmeyi planladığım son sigaramı elimden almıştı. müslümanın son sigarası alınır mı lan?
askeriyede bir gün bir ay gibidir; mamak cezaevinde bir gün askeriyenin 1 ayı gibidir. ömrümün en zor bir haftası, ayı veya günüydü...
dirseğimde çürükler, ruhumda yaralar.
tanım: general eşref akıncı kışlası/ mamak cezaevinde geçirilen bir gün(bir ay).
epey önce yaşanmış bir gündür. şimdilerde sigara hakkı sınırsızdır. küfürüde ancak başka bir mahkum veya tutuklu eder. yemeklerde çok güzel olmasada kurtlu değildir, neticede karavana yemeği.