- abi bunun garantizi bizzat benim.
- abi bu balık çok taze. sabah namazını denizde kıldı bu hayvan. (dondurulmuş palamuttan bahsediyor.)
- daha ucuzu varsa getir hepsini alırım abi.
- abicim, al, kullan. beğenmezsen ben burdayım. (sokak satıcısı)
- ablacım hiiiiç düşünme al. bişey olursa ben burdayım. mahayyer mal. için müstarih olsun
aynı çanta şurda daha ucuz diyene:
-bu malı o fiyata verebiliyorsa hiç düşünme ablacım oradan al. benimki biraz tuzlu o zaman.
- aynı değil ablam. derisi farklıdır. (çantaya çakmak tutulur) bu hakiki deridir. git yak bakalım ordaki çantayı. yangın çıkar kitap çarpsın.
-abi birinci sınıf alaman malıdır.
-memnun kalmazsan gel hemen değiştireyim.
-garantisi benim bi sorun çıkarsa getir ağbi yerimiz belli yurdumuz belli.
-elimde 1 tane kaldı onu da sana veriyim.
-bu mal bi harika dostum.
''Tamam gel! senin dediğin olsun gel.''
birde üzerine yalandan;
''Hay ben ya, ama bedava gidiyo, yinede helal olsun kardeşime''
gerçeğide buna yakındır. bunun sömürü olup olmadığı anlaşılır. zati anlarsın, belli bir süre sonra, aldığın şeyin, kazık olup olmadıgını, anladıgında!
esnafın ürününü satması için kullandığı kelimelerdir.
pazar da
- abi bu eşofman orjinal mi ?
- tabi ki.
- ne kadar peki ?
- 15 tl.
- peki neden bu kadar ucuz ?
- biz toptan alıyoruz.
giysi alırken
- pardon bir büyük bedeni var mı ?
- malesef elimiz de kalmamış. ama üstünüzde ki çok iyi oturmuş bir büyük bedene gerek yok.
- ama kollarım yetişmiyor boydan da kısa kaldı.
- zamanla açılır bu ilk aldığınız da böyle.
aynı durum ürün büyük gelirse.
- ürün büyük kaldı bir küçük bedeni var mı ?
- malesef. ürünü bir kere yıkayın çeker zaten tam oturur üzerinize.