-malkoçoğlu önderlik etmeyi sevmez; bireysel takılır haa kavga oldu mu "urun aslanlarım" der girer herkesin kolunu bacağını eline verir ama liderlik vasfı yoktur...william wallece hem liderlik yapar hem de alayını yer.
-malkoçoglu ata iyi biner, gereği yokken sağa sola zıplar artislik yapar, william wallece direkman ata biner.
-malkoçoğlu'nun da william wallece'ın da avradına el uzatılamaz...anında zopayı yersiniz...ikisi de bizans oyununu sevmez, babalar gibi çikar dövüşürler.
-malkoçoğlu müslüman olduğu için rabbinin de desteği ile göze hoş gelen oyun sergiler, william wallece kontra ataklarla gol arar.
-malkoçoğlu bizden biridir...william wallece onlardan biri...ama ikisi de cenk meydanında kralını tanımaz.
-malkoçoğlu görevi gereği diğer ülkelere ajan olarak gönderilir düzgün ve anlaşılır türkçesi ile bütün prensesleri cariyeleri kendine hasta eder ama alayına dokunmaz. bir kere sürttüreyim bile demez...oysa william wallece fransız prensese (sophie marceau) kaymış uçkurunun esiri olmuştur.
-malkoçoğlu kendi vatanında doğmuş kendi örf ve adetlerine göre yetişmiş delişmendir, william wallece ingiliz esaretinde büyümüş boynu bükük kader kurbanıdır.
-malkoçoğlu kavga esnasında taş kullanmaz "ben allahıma güveniyorum" der...william wallece yeri geldiği zaman taş atarak ve üstelik "taşa ne güveniyon oğlum, ben allahıma güveniyom" ayarını da yiyerek hasmının pekmezini akıtmıştır.
-malkoçoğlu'nu namaz kılarken, allah'ın adını anarken sıklıkla görürüz oysa william wallece son nefesinde bile "allahım affet" dememiş, özgürlük diye haykırmış bir münafıktır.
-malkoçoğlu'nun arkadaşları bir kez bile satmamış antuan ona işkence ederken onlar da acı çekmiş "kahpe antuan and olsun ki ananı zikmeye geleceğiz" diye hırs yapmışlardır. oysa william wallece'u en yakınları satmış, işkence görürken de mavzuyu kabullenmiştir.
-malkoçoğlu ve arkadaşları düşmanı höhöööeeeeeyyy! diye bağırıp kaçırtabilirken, william wallace plan ve taktik yapar, pusu kurar, ayrıntıya girer.
-malkoçoğlu'nu padişah severken ingiliz kralı william wallace'u sıçtığı bok kadar sevmez.
biri bizans karılarını ayartmaya çalışıp müslüman yapmaya çalışırken, diğeri fransız prensesine "hayır" demiş, yüreğine tek kadının ismini yazıp iskoçya'yı bağımsızlığına kavuşturmuştur.
