bir yazar, yönetmen ve sair olan tayfun pirselimoğlu nun çok duygusal, şirin romanı.
romanda baş karakterimiz (adını hatırlayamadım) rüyasında bir kız görür ve ona aşık olur. bu rüyalar çoğalır ve birgün kız kensinin bağdat ta olduğu mesajını verir. bunun üzerine baş karakter sonu bağdat a varacak olan gezisine başlar. durakladığı her yerde yüreğine bir ok gibi saplanmış aşklar yaşayan kişilere rastlar. onların hikayelerini dinler. bazıları onu destekler, bazıları da onu yolundan alı koymaya çalışır. fakat baş karakter yılmaz ve yoluna devam eder. aşkını aramaktadır o, haytının anlamını...
herkese tavsiye edebileceğim bir romandır kendileri...
olağanüstü bir romandır. roman kahramanı haşmet'in başından geçen olayları anlatır, her bölümde farklı masalsı bir hikayeyle insanı gerçeklere sürükler, alınıp okunası, okunup tekrar edilesi bir kitaptır.
ferit devellioğlu sözlüğüne göre grekçe kaynaklı karasevda anlamında. tdk ya göre ise kuruntu demek.
osmanlıca da bir çok yerde melankoli olarak kullanılmış.
"ikisi de duygularından emin değildiler. belki biri kovalanmak ve yakalanmak istiyordu, ama diğeri kaçmasını ve saklanmasını istemiyordu. birinde kavuşmak tehlike, diğerinde ayrılık belaydı. kulun derdi kulluktan kurtulmak, sultanın endişesi kula kul yazılmak. köleye bela olan esaret, sultana erişilmez nimet. hangisi köle, hangisi efendi, hangisi av ya da hangisi avcı belli değil... burada sultan kim, kul kimdi artık karışmıştı. esir gibi kapı eşiğinde bekleyen sultan da, sultana benzer ev sahibi esirdi sanki. muhteşem bir dilenci, haşmetli bir köle... zamanın unutulduğu, saatlerin kurulmadığı bir anda, titreyen bir ses dağıttı tılsımı. şairin bütün cesaretini toplayıp, kalbi durma derecesindeyken titreyen sesiydi bu:
- gülümse bana güzel!... gülümse bana!...
...
şair donup kalmıştı. ne yapacağını şaşırdı, hangi şiirini okusa yakışıksız, hangi dizeleri uydursa eksik kalacağını biliyordu. bütün şiirlerini bir araya getirse, bu güzelin gerdanındaki bir tek beni için bile layıklı sözler söyleyebilmiş olamayacağını düşündü. o anda aklından geçen gazeli okumaya karar verdi...
...
aşk bir şiirin adı olmalı. şair kendince bir malihülyaya kapılmıştı..."