sene 2013, yarışma için malatya balık pazarına gittik. havyar ve baby ahtapot arıyorum. neyse ahtapotu bulduk, havyarı getirip paketleyip bekleticem dedi. eyvallah deyip yemek yemeye gittik, dönüşte alıcaz.
geldik. ahtapotu aldım, havyar? heh dur ayarladım deyip, leş gibi balık kokusunun, parçalarının bulunduğu çöp kovasından siyah ve ıslak bir poşet çıkardı. paketleyip bekleticem derken muhafaza etmek için çöpü kastetmiş..
dayı nedir bu?
hayvar istemediniz mi?
dayı..?
ben poşete, dayı bana, havyarlar sağa sola bakarken ihtiyar sessizliği bozdu ve 'lea olum pişmiycek mi zaten'..
Buranın insanında garip bir şeytan tüyü var. Nereye giderlerse gitsinler parasız kalmıyorlar ya da para garip bir şekilde bunları arayıp buluyor. Tanıdığım bütün hepsi istisnasız parayı uğraşmasız kolay ve çok kazanan tipler..
malatya’ya 2012’de gitmiştim. otobüs terminalinde inip kaburgacı bilmem kim lokantasına gitmek için taksiye bindim. baya bi gittik ve u çekip terminalin karşısına döndük. takisciye neden söylemedin karşısı olduğunu demiştim, o da sen neresi olduğunu sormadın ki beni oraya götür dedin demişti. malatyam bu kadar. ha bir de kayısı.