-biraz daha üstelesen- "- Allah verdiği nimeti, kulunun üzerinde görmek ister?" hadisine sarılırlar. -biraz daha- "velâ tensâ nasibek min'ed dünya(dünyadan da nasibini unutma?)" ayet-i kerimesini dillerine dolarlar!. -cübbeli haşlağı- varyantı ise- (jet skiye binmeyi) "HELÂL olan her şeye binerim?" bahanesiyle tezkiye etmeye kalkışır?
velhasıl kelâm, ha bu muhafazakâr - münafık güruhun da "bahane" bitmez? bahane "ney" gibiydi, hele de bakayım?
akşam akşam önce kahkaha attıran sonra sinirlendiren ama biraz düşününce tekrar kahkaha attıran söylemdir. "ankara büyükşehir belediye başkan adayı" bu adam...
eğer bu seçilirse ankarada neler olacak spoiler vermiş. buradaki ak çomarlar diyor ya ankaralılar melih gökçeği arıyor falan diye. bu badem bıyıklı keçiören belediye başkanı ankara büyükşehir belediye başkanı seçilirse ankaralılar bak geçtim mansur yavaşı hakikatten melih gökçeği bile ararlar. yatsınlar kalksınlar mansur yavaş tekrar kazansın diye dua etsinler bu emmi melih gökçekten bile daha tehlikeli.
düşünsene büyükşehir belediyeden 1 milyar lira falan buhar oluyor mikrofonlar buna uzatılıyor ne cevap verecek ? "evet parayı iç ettik ama mal mülk allahın neticede çok da şey yapmayın" falan diyecek. melih gökçek ankarayı parsel parsel fetoculara sattıktan sonra en azından suçu allaha atmıyordu bu direkt allahı hedef gösterir..
mülk allah'ın söylemi, bu tartışmalar-din konusu hep birinin mal varlığı veya doymak bilmeden kaynağı açıklanmamış gelirlerle yaşanan lüks ve şatafatın, liyakatsiz atamaların, haksız kazançların vb olduğu iddialarda ortaya çıkar.
dikkat edin, son yıllarda vatan millet din iman tartışmaları-konuşmalarının temelinde tek gerçek para mal mülk makam mevki kazanımları vardır.
örn: son zamanlarda yaşadık. sosyal medyada lüks harcama yapan ne kadar hırsız uğursuz suçlu varsa söz konusu malı mülkü olunca konu hemen vatan millet oluyor. basın yayın organlarında malın mülkün gösterişin kaynağı hakkında sorulara verdiği cevap-yaklaşımıyla sorgulayanlar bir anda dinsiz vatan düşmanı oluyor.
bu durumda kaçırdığımız bir nokta var. david brooks tarafından söylenen "Bilinmeyen bir şeyi, bilinenlerle açıklamak mantıksal yordamdır. Bilinen bir şeyi, bilinmeyenlerle açıklamak ise teolojik tuhaflıktır.” söylemi akla gelirse somut bir olguya soyut kavramlarla açıklamak tartışılan şeyi zaten tuhaf yapar.
tuhaf olan da var olan gerçekliğe uymayan, imkansız olan, tabiatına şartlarına uymayandır.
Çulsuz bir adamı kim aday yaparki hiç kimse. Şeffaflık adına mal varlığını açıklamalı hatta bu yasal zorunluluk olmalıdır. Görevden önce ve sonrası maliye tarafından denetlenmelidir. Çünkü belediyeler zengin olma kapısıdır, vurgun talan rüşvetin ihalenin bolca olduğu Bi kurumdur.
geçen gün bunu diyen cahil biri (veya beni dolandırmak kandırmak isteyen biri) vardı. bizi de kendi zeka seviyesinde sandı galiba...
öyle ya, bir insan bir yalan kandırmaca bir laf ettiği zaman söylediği yalan söyleyenin zekası ve söylenen kişinin zekası ile alakalıdır-orantılıdır.
bunu diyen süper zekalıya "beni kendi zeka seviyende mi sandın? emanetçilik zor şey, malını mülkünü benim üzerime yap da sana bir iyilik yapayım o zaman" dedim.
