tenis'in içinde ana ivanoviç ve türevleri dışında izlenebilecek birşey bulamayan bünyenin sırf tenis izlemek için gidenler hakkında düşündükleridir.
hakikaten birisi bana çıkıp anlatsın şu tenisteki benim anlayamadıgım estetik olayı yada heyecanı bende bir sorun var herhalde yüzlerce insan izliyor lakin beni gram dahi enterese etmiyor bu oyun. ne var bu oyunun içinde anlamadım ki iki tane adam veya kadın boyutları 30*30 civarındaki alana çıkıp bir o ordan vuruyor bir o ordan vuruyor hani mükemmel bir hareket desen kadınlarda oluyor o da oynayan tenisçi fiziken güzelse yoksa hiçbir estetik açıdan özelligi yok.
hele izleyenlere ne demeli tam angutlar top bir o yana gidiyor kafa o tarafa dönüyor bu tarafa gidiyor kafa tekrar topun gittigi tarafa hani tenisçiler biraz daha seri olsa maçı izleyenlerin kafaları saga sola çevirmekten kopacak.
izleyenlerin cahilligine ve burjuvalıgına verip daha fazla eleştiride bulunmuyorum.
mal gibi oturup futbol izlemekten farklı bir durum değildir. bu tenis de bir oyundur, izlenir ve hatta şahsi kanaatimce izlemesi futboldan falan çok daha zevklidir.
top bir o tarafa bi bu tarafa gider, ama masa tenisi değildir bu yani nereye gittiğini de görürsün. maç gider gelir, heycanlanırsın. bi tarafı tutarsın, onun kazanmasını istersin, o puan aldığında sevinir, alamadığında üzülürsün.
top bi adamın ayağından bi adamın ayağına gidiyo onu izliyorsun ya? üç golden fazlası da olmuyo yani, manisaspor galatasaray maçını bile izliyosun be adam tuttuğun takım için.
hiçbir zaman golsüz biten bir futbol maçı kadar sıkıcı bir tenis maçı olmayacaktır. ben hiç maç kaçırmadan futbol izleyen adama hayvan, abazan, kıro falan demiyorsam; sen de tenis izleyen adamlara laf atmayacaksın ustam. yani burjuva murjuva çükümde değil, eğleniyorum ve izliyorum. neyse, daha fazla troll'le troll olmayalım...
1999 steffi graf-martina hingis roland gross finalini izlemeyen bir bünyenin klasik lafıdır. bir çok maç futbol, basketbol, voleyboldan daha zevklidir. izlenmelidir.
bu tipler hem mal dır hemde. "ulan bir sosyal aktivitemiz olsun" diyerek tenise yönelmişlerdir. Birde bunların tribünde izleyeni yokmu, ağız burun girişilesi insanlardır.
arkadaş hayatımda ilk defa bu sezon istanbul-sinan erdemde yapılan dünyanın en iyi 8 tenisçisinin geldiği tenis organizasyonuna katıldım. alışmışız biz stat kültürüne, küfüre bağırmaya. maç bir başladı millette gık yok. benim bünye kaldırmadı tabi, adapte olamadı ilk etapta.
solandan çıkan sesler sadece sharapova'nın topa vurunca çıkarttığı 'ahh'' sesi, bir taraftarın ansızın ''come on vera'' demesi ve file hakeminin ''time'' demesi. bitmedi o gün bitmedi.
