Aleksey Maksimoviç Peşkov ( 1868 - 1936 ) yoksulluk ve acı içersinde bir hayat sürdüğü için rusça'da acı anlamına gelen gorki takma adını kullanıyordu. kendi hayat hikayesinden esinlenerek yazdığı ekmeğimi kazanırken romanını okurken çözmüştüm neden adını gorki olarak değiştirdiğini. ayrıca 1 mayıs marşının söz yazarlığınıda yapan gorki ana kitabıyla sosyalist kişiliğini pekiştirmiştir...
herkese renkli günler
hafta sonunu, içerek ve ağlayarak geçirecek; buna bugünden başlayacak olan yazar. ha ağlamak güzeldir. rahatlamak için tavsiye edilir. ayrıca, arabada yapılması önerilir. şöyle manzaraya karşı.
ekmeğimi kazanırken kitabını ilk okuduğumda çok etkilenmiştim. daha sonra çocukluğum ve benim üniversitelerim kitabları geldi. sende dostoyevki gibi hemingway gibi ve daha nice iyi yazarlar gibi iyiki var oldun gorki.
ayıp ettim en bilindik romanını unuttum:Ana
galatasaray ve beşiktaşlıların göt acısına gülen yazar. o kadar komiksiniz ki, değişin artık! tutup beşiktaş ve galatasaray a yazılsa, sevgili buse, seni a....k..... demeyecektiniz sanki! yalakalar ordusu!
kim ne derse desin, değerli bir 9. nesil yazardır, birilerinin kuyruk acısı tutmuş diye ne kimse şerefinden olur, ne de hayasından, asıl hayasızlık ve şerefsizlik kişinin ortaya yazılan bir yorumu üzerine alınıp cevap verme telaşına düşmesindendir.
değerli bir yazardır efendim, fenerli olsa da bir beşiktaşlı olarak beğenerek takipteyim kendisinin entarisini.
ateşimizi sen de söndürmek isterdik ama, ne yazık ki, elimizde olmayan sebeplerden, galatasaray maçındaki arkadaşlara bırakıyoruz. o sebepledir ki, ateşler içinde yanarken, saat 12 yi vurduğu zaman, bizi hatırla...
edit : iş bu entry an itibariyle 9. eksi oyunu almıştır ve sadece 1 tane eh işte oyu almıştır.
bundan sonra kimse ahlaktan, şereften bahsetmesin olur mu... yukarıdaki entry'i savunuyorsanız ki savunuyorsunuz; yolunuz açık olsun. dilerim allah beter eder.
betimlemeleri kısmen yaşar kemal' i andırsa da romanlarındaki kahramanları kendisi gibi tasvir edebilen yazar hemen hemen hiç yok gibidir, çocukluğum , muhbir ve dede ile torunu isimli yapıtlarında bunu görebilirsiniz.
en sevdiğim kitabı arkadaştır, çok güzel anlatır orda arkadaşlığı, doğal, sade ve akıcı bir romandır. herkesin okuması gereken bir kitaptır. dikkat çekmemiş ve hak ettiği ilgiliyi görememiş bir toplumcu rus yazarıdır.
gençlik yıllarını volga nehri çevresinde üniversite okuma hayaliyle geçirmiştir. gençliğinin en güzel yıllarında birçok işte çalışmış ancak yine de fakirlik pençesinden kurtulamamıştır. ayrıca gorki deyince ana refleksi atan mallar ana'dan başka kitabını okumamıştır maksimiç'in. kitap da değil belki de edebiyat kitabındaki özetten faydalanılmış olmaları muhtemeldir.
bolşevizm vahşeti örneklerini/izlenimlerini şöyle dökmüştür kaleminden;
" tambov'da komünistler, tutsaklarını sol el ve sol ayaklarından toprağın bir metre yukarısındaki ağaçlara demiryolu çivileriyle mıhlıyordu. sonra da bu insanların acı çekmesini zevkle izliyorlardı. Bir esirin midesini açıp, küçük bağırsağını alıyorlar ve bir ağaca çiviliyorlardı. ardından bağırsağın çözülmesini izliyorlardı. yakaladıkları görevlileri soyup omuzlarından itibaren derlilerini yüzüyorlardı. "
--kaynak--
rus tarihçi orlando figes'den;
''düsüncelerini önyargılar zincirinden kurtaranlar için hapishane diye birşey yoktur. örnegin biz, gerekirse taşları bile zorlarız ve taşlar, biz istedigimiz için dile gelirler.''
gorki "acı" anlamına gelir. aynı zamanda yazarın doğduğu şehrin eski ismidir. 11 yaşında çalışmaya başladı küçük maksim. babası öldüğünde bir süre kendisine bakan dedesi "sen bir madalyon değilsin. Seni ömrümün sonuna kadar boynumda taşıyamam. Haydi git, ekmeğini kazan." sözleriyle sürdü o'nu hayata. yıllar sonra kısa, yalın net cümleleri, etkili betimlemeleriyle güçlü bir yazar olmayı başardı.
"Çift süren bir insan gördüğüm zaman, gücünü ter damlaları halinde toprağa akıttığını, sonra da aynı toprağın içinde çürüyeceğini düşünürüm. Zavallı adam! Ondan hiçbir iz kalmayacak geriye. Dünyayı tarlasından ibaret sanarak, doğduğu gibi, boş bir kafayla ölüp gidecek.
Peki, niçin doğdu bu adam? Toprağı kurcalamak ve kendisine bir mezar bile kazamadan ölmek için... Özgürlük denen şeyden haberi var mıdır? Bozkırın sonsuzluğu ona ne anlatır? Bu dalga dalga yayılan ezgi onun yüreğine de sevinç salar mı? Hayır! O bir köle olarak doğdu ve bütün hayatınca köle olarak yaşadı, mesele budur işte!"