küçüklükten beri hep makinist olmak istemişimdir. marş sesi beni benden alır ne zaman görsem içim sızlar. babam da dedem de demir yolcuydu. sonra gidemedik okuluna imkanlar el vermedi şuan farklı bir bölüme hazırlanıyorum ama gel makinist ol deseler her şeyi bırakıp olurum.
christan bale'in hastalıklı derecede kilo vermesine şaşırtan,oyunculuğuna ayakta alkışlatan,insomniadan muzdaripseniz bende mi böyle olucam diye korkutan,ama sonunda duygulandıran,aşırı iyi bir film.
mesleği projeksiyon makinası kullanmak olan insan sıfatıdır ayrıca. sinemalarca bolca mevcuttur. genelde çatlak, yalnız adamlardır, muhabbete açlardır, entel duruşları olanlar da vardır, barzolar da. uzak durmakta yarar var.
an itibari ile, radyouludağ'da çaldığı mükemmel şarkılarla bizleri derin düşüncelerin içine sevkeden; düşünceli, aklı başında, saygılı, sevgili iyi bir yazarımızdır. kendisine bu özverisi dolayısı ile teşekkürü bir borç biliyor ve, ''varolasın makinist'' demek istiyorum.
(bkz: #4050506) numaralı entrysinde erkeklerin abazanlıklarına, sapkınlıklarına, zaman zaman hayvanlaşmalarına, bazı bazı birer orospu çocuğuna dönüşmelerine kendince çok güzel bir sebep bulmuştur.
en nihayetinde mankenlerimiz podyum dediğimiz yerde ekseriyetle "cat walk" da denilen, popoyla 8 rakamının yapıldığı bir yürüyüş sergilerler. ee sokakta da böyle kıvırta kıvırta yürüyen bir karı erkekleri elbette abazan yapar arkadaş.
eski sinemalarda film makinasını kullanmakla ve film makaralarını değiştirmekle görevli kişi.
film makinalarının mekanik ve manuel olması sebebiyle, bu sıfatı fazlasıyla haketmişlerdir. adamlara lokomotif versen kullanabilecek kapasitededirler. o derece.
(bkz: makinist ses)