aynı azim ve kararlığı eğitim alanında gösterdiği takdirde yale üniversitesi, nano ve optoelektronik mühendisi olması imkan dahilindedir.eksiler kabulümdür ama futbol aşktır gibi ebleh ayarlar vermeye kalkmayın.bide godaman başkanlar periyodik olarak taraftarları stada gelmeleri hususunda çağrıda bulunur.kendileri sıcacık localarında mochachino ve purolarını içerken sizin götünüz donar.insan bu kadar ahmak olmaz be birader.gerçi, tuhaf acı anlayışımızında bunda payı büyüktür.arabesk kültürden kendi hayatımıza kotardığımız, aşk ve sevgide ne kadar acı çekilirse o kadar kutsaldır mentalitesi futbol alanında zûhûr etmiştir.yeşilçam örneği ile açıklamak gerekirse; münir özkul ve evde kalmış 4 kızının yaşadığı, kızlardan birinin kimyacı sevgilisinin konakta sabun imâl edip koca konağı köpüğe boğduğu filmde münir özkul'un kızına çöreklenen iki çırağın hangimiz kızı daha çok seviyoruz diyerekten kışın ortasında denize atlamak sureti ile akıllarınca aşklarını maksimize ettiği sahne,bu durumun mânasızlığını izah bâbında kâfidir.
dün akşam saatlerinde metrobüsle şükrüsaraçoğlu'na giden taraftarlardır. gerçekten akıl karı değildir. bu insanları gören arkadaşım şöyle bir soru sormuştur.
- lan üstüne 50 lira verseler bu maça gider miydin??
+ sanmıyorum.
- bende
böyle havalarda stadta olmanın, kolkola tezahurat etmenin tadının başka olduğunu bilmeyenlerin tuhaf karşılayacağı durumu gerçekleştiren taraftarlardır.
adı üzerinde taraftardır. cefanın, rezilliğin ne olduğunu bilendir. zaten deplasman demek, takım için yollara düşmek demek rezillik demektir yoksa tadı olmuyor.*
beşiktaş deplasmanına gidebilmek için kışın ortasında adana'dan otostoplar çekerek 22 saatte istanbul'a varmak demektir. kamyoncu dayının "oğlum çok uykum var ya sabaha kadar sohbet edin ya da inin ben bir kenara çekip uyuyacağım" tehdidine boyun eğmektir.*
Sizi, insanı deliye döndüren o soğuklarda tribune getiren, ne güzel futbol beklentisidir, ne de galibiyet görme beklentisidir. Sizi oraya götüren aşkın en saf halidir.
