makarna pişirmek

entry6 galeri0
    1.
  1. hiç öyle sanıldığı gibi kolay yapılabilecek bir yemek değil.
    anlatayım;

    efendim sene 1996. ilk defa bir arkadaşımın evinde kalacağım. fakat o dönemlerde, 90'lar gençliği bilir, böyle arkadaşın evinde kalmak falan fiyuu... çok zor şeylerdi. bir sürü prosedürü vardı bunun.
    önce kalınacak arkadaşın ailesi ayartılırdı. sonra kendi aileni ikna etmeye çalışırdın. anneye ayrı babaya ayrı yalvarılır, güç bela izin alınırdı. o gün de iznimi almıştım. gökhan'ın ailesi de yoktu sanırım o akşam. ben, kuzenim, taner ve gökhan; komple gökhan'larda kalacaktık. onların köyde bir evi ardı, yeni yapılmıştı falan fişmekan.
    neyse geldik eve. bira falan da aldık. o zamanlar öyle içki almak kolay değildi. benim kuzen bizden 7-8 yaş büyük olduğundan, o aldı. zaten almancı. bu gereksiz bilgiyi de neden eklediysem.

    öhöm. geldik eve. biralarımızı koyduk dolaba. azıcık muhabbet ettik derken dedik içelim birer tane. tamam, içmeye başladık ama ben aç karnına içemiyorum. böyle olmuyor yani. midem kaldırmıyor.
    dedim ben yemek yapayım. ''ne yemee la?'' diye sorduklarında da, ''makarna amk ne yapcam? mantı yapcak halim yok ya size''.

    makarna.
    yapması en kolay yemek ha?

    naaaaaaaaaaaaaaaaaah.

    efendim evde makarna bulduk. nuhun ankara mı ne. hatırlamıyorum markasını. fiyonk olanından. dedim siz geçin içeri, ben hallederim. ocağı yaktım. suyu koydum. döktüm makarnaları içine. bekliyorum kaynamasını. bir yandan da karıştırıyorum.
    bildiğin hazır çorba misali soğuk suya döktüm makarnayı ve karıştırıyorum.

    karıştır babam karıştır, scroll allah scroll. ulan erimiyorlar. kimileri yapıştı tencereye. böyle garip bir şey oldu. sonra yumuşamaya başladı bunlar, ben de baktım, makarnaya benziyor. süzdüm suyunu.
    sonra aklıma geldi, bir yerlerden duymuştum. buna yağ konuyordu. süzgeçin üzerindeki makarnaya, zeytin yağı döktüm. böyle güzel gözüktü gözüme falan. dedim tamam, hazır. azıcık da tuz döktüm.

    tabak arıyorum koyabileceğim, ama yok. bunlar eve yeni taşındığından tabakları yok. baktım bi' tane tepsi var köşede. aldım, suya tuttum. döktüm makarnayı üzerine. tepsiye. fiyuu. tulum peynir vardı, rende bulamadım. 3-5 parça tulum peyniri attım üzerine makarnanın. ketçap buldum, boca ettim üzerine.
    keşke fotoğrafını çekmiş olsaydım o yemeğin.
    saddece kaynatılmış ve üzerine zeytinyağı boca edilmiş makarna,
    tepsi üzerinde servis yapılmayı bekliyor,
    üzerinde tulum peyniri (ki taş gibiydi)
    ve bol ketçap..

    çağırdım bizimkileri. gören içeri kaçtı hemen.
    lan dedim amcık hoşafları, o kadar hazırladım gelin bi' tadına bakın. bir iki lokma aldılar ama gerçekten iğrenç olmuştu. ne tadı vardı ne tuzu. o kadar utandım ki..
    aşçılık kariyerim orada, başladığı gün bitmişti..

    şimdi soruyorlar bana, neden kendi yemeğini yapmıyorsun evde diye.. işte. sebebi bu makarna. nasıl bir travmaya yol açtıysa bende artık...
    2 ...
  2. 2.
  3. bir paketiyle makarna pişirmek değildir.

    bir gün acıkınca ''ne yapayım, ne yapayım?'' derken ''makarnayı paketiyle mi pişirsem'' demedim. bir hata sonucu cereyan etti olay. öncelikle acıkan birey* etrafına bakınır, sağa sola bakılır ve doymasına yetecek şeyler bulması söz konusu değildir. makarnayı alır, bakar, ''neden olmasın lan?'' der. elinde kalan son çare* için hazırlıklara başlar. suyu koyar içine biraz yağ koyar. ocağın başında beklerken elinde paket makarna durmaktadır. can sıkıcı dakikalar geçmek bilmez, duyduğu bir rivayete göre su biraz fokurdamaya başlayınca makarnaları atması gereklidir lakin hareketsiz kalmayı tercih etmektedir su. o sırada içeriden gelen bir telefon sesi ile kahramanımız* paketi tencerenin üstüne koyar, yani kenarların üstüne. telefona bakmak için içeri gider, suyun gelene kadar kaynayacağını düşünür, arayan bir arkadaştır ve muhabbet uzun sürer.

    buradan itibaren telefon görüşmesinde olduğumdan dolayı olayları bilmiyorum, hayal gücümü de kullanarak olayların şu şekilde geliştiğini tahmin edebiliriz.

    bu sırada başına gelecekleri anlayan* makarna, kendi sonunu beklemek yerine esrarengiz bir şekilde suya atlar.. tek sorun paketin üzerinde ufak bir delik vardır. içeri su dolmaya başlar, yağlı su makarnaları ıslatmaya başlamıştır. herşey olması gerektiği gibidir paket haricinde. makarna yavaş yavaş olmaya başlar, paket hala suyun kaldırma kuvvetine karşı içinde kalan makarnalar ile direniyordur. paketin içine küçük delik ile giren su yetmiyordur pişirmeye makarnaları. paket artık paketlikten çıkmıştır. artık paketin içindeki su buharlaşmaya başlamış ve paketi zorlamaya başlamıştır, paket ufaktan şişer. bir patlama ile etrafa yağlı su ve az pişmiş makarnalar istila edebilme tehlikesi baş göstermiştir. tam bu sırada superman* döner, telefon görüşmesi bitmiştir. ama akşam yemeği gitmiştir.

    not: vitamini kabuğunda değilmiş amk!
    15 ...
  4. 3.
  5. 4.
  6. öğrenci olmak makarna pişirmekte duayen olmanın ön koşuludur. Her türlü makarna çeşidine rastlanabilir öğrenci evlerinde
    0 ...
  7. 5.
  8. 6.
  9. tüm yemekleri yapmak bir sanattır. tabi insanın sanattan ne anladığı da önemli.
    3 ...
© 2025 uludağ sözlük