akademik insanların ömür törpüsüdür. çok fazla emek harcamak ve sağlam bir bünyeye sahip olmak gerekir bu eylemi tamamlamak için. bulgularınızı sadece yazmak yetmez uluslararası dergilerden kabul alabilmek için, onları bir de süslemeniz, diğer yapılan çalışmalardan farkının ne olduğunu (novelty) çok iyi anlatmanız lazım gelir. yazıyla bitti mi sandınız, bir de figürler vardır ki onları ayarlamak ayrı derttir. kısacası ben çok çektim (hala da çekiyorum) siz bulaşmayın derim. makale yazmaya çalışmaktan bunalan bir dostun haykırışlarını okudunuz.
bana çok zor gelen bir faaliyet. bir meseleyi araştırmak çok güzel ve keyif verici. ilgili literatürü elden geçirmek de keyfi katlıyor. ardından bilgi üretiyorsun, o literatüre bir şeyler katıyorsun. hiç kimsenin görmediği bir şeyi gündeme getiriyorsun. kimsenin çözemediği bir soruna cevap getiriyorsun. işte tam bu noktada kişi nirvanaya ulaşıyor. insanı kendinden geçiren bir tatmindir o. ama işte. o bulduğun sonuçları oturup yazıya dökmen ve meslektaşlarında paylaşman gerekiyor ya... o dünyanın en zor şeylerinden biri gibi geliyor bana. çünkü bir sorunu ele alırken bir heyecan ve şevk duyuyorsun. araştırma sonunda onu çözdüğün zaman artık o konu senin için ilgi çekici değil. bayat bir yemeğe dönüyor. bu yüzden makale yazarken çok bunalırım. zaten bildiğim ve keşfettiğim bir şeyi oturup yazmak zor gelir. bunu yapacağıma gidip başka kitaplar okumak daha cezbedicidir. başka literatüre angaje olmak ya da başka bilinmezler peşinde koşmak daha heyecan vericidir. bir sorunu çözünce zihnin öteki bir başka sorunla meşgul olmaya başlıyor. ama senin işte o önceki araştırmanın bulgularını da paylaşman gerekiyor. bilim bunu gerektiriyor. aslında araştırmayı yapacaksın, asistanları olacak, yazma işini onlara bırakacaksın.
zorlayan ancak bittiğinde "işte ben buyum" dedirtip mutlu eden bilimsel yazı yazma işi. farklı türleri vardır. en son bitirdiğim makale türü için (bkz: betimsel çalışma).