küçükken burayı futbol takımı taraftarlarının bir araya gelip topluca meşale yaktıkları yer zannederdim. şu fotoğrafı göz önüne alınca aslında fena bir mantık yürütmemişim:* https://galeri.uludagsozluk.com/r/2375699/+
Hesap günü arzın üzerinde kurulup toplanılacak olan yer. Mahşeri yaşamak isteyen mısırlı meşhur kari hafız muhammed abdulbasıt abdüssamede kulak vermelidir. Mitolojimi yoksa gerçek mi anlarsınız.
Gecenin bir yarısı dışarı çık
Elinde sigarayla inadına nefes alıp ver
Gökyüzüne gülümse..
Belki o da sana gülümser..
Bırak lan palavrayı
Ben yaşarken gömdüğünüz donuk yüzlü kadavrayım.
soluk bir cehennem de beklerken delirmeyi
Başka çarem mi var benim napıcam delirmeyip
Hatırla kirpiklerin evimdi.
Saçlarını kesmeseydin sallanmaya gelirdim.
Ne değişti söylesene?,
Basit bir hırs yüzünden gururuna yenildin.
Zamanla geçer dedim fakat zormuş anladım.
Zamandan geçen benim kafada gram kalmadı.
Senden kalan anıları.
Unutup yolu yarıladım.
Sırtımda izleri var sapladığın hançerin
ölmeyi beklediğim gözlerindi mahşerim
gönül sanki harp yeri
Sana kendimden bahsedeyim!
Fazla fazla yorgun daha fazla hissiz
Her gece geçtim ordan daha fazla içtim
Penceren meskenimken kalmışım ben evsiz
Hem de epey dağıttım bak küfürlerim yersiz
Başka bir şey istemem ben almayalım baştan
Hem de yeni ayılmışken ayıkmışken aşktan
Toparlanmaya söz vermen dağılmışken saçma
Ne kadar dincim değil mi ağarmış bir saçla
Düşüp kalk solumdan yaranamadım
Bu günah ikimizin omzuna yük olur
Bana kalsa kalmadı dayanamadım
Biri var ömrümün baharına güz olur
delice yazmak yerine susmayı denedin mi?
yeniden kalsak beni de anlar mısın acaba?
Derime kazıdım seni bilerek
Benden nefes aldın, giderek.
kıyamet, eksiksiz herkesin topluca öldüğü bir çeşit felaketken, mahşer ortalık durulduktan sonra ve belki yepyeni bir dizayn olan evrendeki (dünyadaki) yeniden dirilmeyle beraber büyük bir mahkeme salonudur. o sahnenin de ne kadar uzun süreceğine ve ortamın kalıcı olup olmayacağına dair bir fikir yoktur zira herkes bu salondan cennet ve cehennem olarak iki farklı bölgeye gönderiliyor. fantastik ve örgülü kurgusu çok hoş la.
Peyami safa'nın 1.dünya savaşı osmanlısı'nı anlattığı roman.
Çanakkale'de gazı olup istanbul'a dönen bir askerin ruhsal bunalımlarının romanıdır. Bir tarafta vatan için ölenler, bir tarafta ise savaşı fırsat bilip güçlenenler... ve bu insanların ahlakı yönden çöküşü...
Nihad ile birlikte intihar yöntemlerini düşünürken boğazın o soğuk sularını iliklerinizde hissedersiniz.
Bunalımlı bir ruh halindeyken asla okunmaması gereken bir kitap.
güneş tavan boyu yakına gelecek, harareti 70 kat artacak, insanların ciğeri parelenecek, dudakları patlayacak, susuzluk hat safhaya gelecek. öyle su aranacak. allah celle celaluhu her peygambere bir dolu havuz verecek. o peygamber o havuzun başında dikilecek, elinde bir değneği olacak, her peygamberin elinde nesi var? asası var. ta adem babamız cennet' ten ne ile indi? asa ile indi, o miras gele gele kime geldi? musa aleyhisselama geldi. musa aleyhisselam biliyorsunuz o değnekle ne denizleri yol etti, ne taşlardan su çıkardı; kuran mucizelerini anlatıyor.
her peygamberin elinde nesi vardı? asası vardı; onun için bu ümmetin 40 yaşından sonra asa kullanmaları sünnettir. baston kullanmak bütün peygamberlerin sünnetidir, müslümanın nişanıdır.
''allah celle celaluhu her nebisine bir havuz verecek rasulullah efendimize en büyüğünü verecek.''hangisidir? kevser suresi 1 ayet meali: ''biz sana havz-ı kevseri verdik.''
rasulullah buyurdu sallallahu aleyhi ve sellem: ''benim havz-ı kevserimin etrafını atla koşan 1 ayda dolaşabilir.'' o kadar uzun! ''onun suyu sütten daha beyaz, kardan daha soğuk, baldan daha tatlıdır, köpükten daha yumuşak.'' takılmadan geçiyor.''havuzun içleri zebercet.'' çok kıymetli bir taştır. ''kaseleri, bardakları etrafında gökteki yıldızlar kadar. ondan bir şerbet içen daha ebedi susamaz. ben havz-ı kevserimin başında duracağım, ümmetlerimden gelene elimle içereceğim. 4 halifem 4 köşede duracak, birinin kovduğunu hepsi kovacak. öyle ümmetlerim gelecek havzımın başına ben onları davet edeceğim gelsinler içireyim, melekler kovacak.'' ne buyuracak melekler: ya rasulullah, bunlar senin ümmetlerin; ama senin arkandan senin sünnetini zayi ettiler, yolunu perişan ettiler, senin düşmanlarına uydular bunlar, onun için bunların bu havuzda nasibi yoktur.
onun için itikadımızı düzeltelim.
her havuzun başında peygamberi dikilecek, elinde değneği ümmetinden tanıdığını davet edecek ''gel buraya seni içereyim.'' diyecek. her ümmetin nesi olacak bir siması alameti.
dediler ki: ya rasulullah sallallahu aleyhi ve sellem, sen ümmetini nereden tanıyacaksın? ne buyurdu? ''abdest aldıkları azaları pırıl pırıl parlayacak secde yaptıkları yüzleri, alınları da nur gibi yanacak, diğer ümmetlerde o nur olmayacak, onun için ben ümmetimi secdesinden abdestinden tanıyacağım ve çağıracağım.''
Orijinal adı The Stand olan; orijinali 1200 sayfayken Türkçe'ye nasıl olup da 500 sayfa halinde çevrildiğini hala anlayamadığım Stephen King şaheseri (bkz: post-apocalyptic) (bkz: masterpiece).
eğer melankolik bir halde iseniz kesinlikle yanına yaklaşmayınız efendim. yoksa nihad ile birlikte siz de intiharı düşünür, intihar çeşitlerini düşünürken "korkunç ve güzel" der sonrasında da kendinizi denizde boğulurken bulursunuz. * böylesine içine alan bir kitaptır işte.
kimi insanların amellerine göre üzerlerinin tamamen manevi bir örtüyle kapalı olacağı, kimisinin dizine kadar, kimisinin göğsüne kadar, kimilerinin de çıplak olacağı söylenen mekandır. o kadar insanın bir araya toplanacağı, hesabının görüleceği ve insanların kendi telaşesinden başkasına bakamayacağı yerdir.