tanzimat dönemi türk edebiyatının üstüne en düşünülesi ve yazılası karakterlerinden biridir mahpeyker, romanın kahramanı ali beyi kurnazlığı ile kandırıp onun koynuna giren pahalı bir zamane fahişedir, dost hayatı yaşadığı zengin ve yaşlı bir adam yardımı ile ali beyi sevdiği kadın dilaşuptan ayırması kendi sonunuda hazırlayacak ve feci bir ölümle cezasını bulacaktır, mahpeykeri ilginç kılan yönü ise zaman zaman anlatıcıyı bile kendine düşman eden iradesi ve inadıdır, mahpeyker romanın diğer kadın karakterlerinden farklı olarak güçlüdür aşık olduğu adamı elde etmek için mücadele etmektedir ve dönemin kadın olgusunun tersine kendi hayatı üzerinde müdahildir ve kendine yakıştıramasa da namık kemal dahi bu özgür sokak dilberini namuslu ama kimliksiz bir köle olan dilaşup a tercih etmiştir.
saflık derecesinde gerizekalı dilaşub^un yanında zekasıyla ve güzelliğiyle parlaması gerekirken kötülüğü ve aptallığı yüzünden her şeyi mahveden bir kadın..
Namık Kemal'in intibah isimli romanında bir karakter. mahpeyker feleğin çemberinden geçmiş basit bir kadındır. alçak ve namussuz bir aileden yetişmiş, daha ondört onbeşine gelmeden rezaletin her çeşitini öğrenmiş bir aşağılık bir kişiliktir.
15 ekimde gösterime girecek olan film. osmanlı tarihinin en etkili kadınlarından olan ve mahpeyker adıyla da anılan kösem sultan ın hayatının anlatıldığı filmde selda alkor ve damla sönmez oynuyor.
Tarkan ve Cem kardeşlerin yönetmenliğini yaptığı, senaryosunu vedat özgürelin yazdığı kösem sultanın hayatını konu eden film.
Tim de galası yapıldı.
Senaryosuz bir film. Hikayesi yok, hiç bir şey anlatmıyor, hiç bir şey akmıyor.
Filmi izlerken merak ettiğiniz sonra ne olcak diye beklediğiniz en ufak bir bir şey yok.
Kültür başkenti bütçesinden milyon dolarları indirmişler, bir cami planı (oda zaten sıradan bir donuk kare) birde osmanlı zamanı sahil planı yapmışlar. Sahil planı çok matah değil hani çizgi altı amatör bir matte paint.
Dizi tadında olmuş. Aşkı memnu ile ezel arasında bir rejisi ve tekniği var. Dürüst olmak gerekirse resim kalitesi ezelin altında, kurgusu kanal7 , flash tv canlandırmaları gibi. Renk ve resim yapısı sinama seviyesinde değil video estetiği açısından bile çıta altında bir iş olmuş.
Selda Alkor dışında oyuncu kadrosu çok zayıf. Bir çok karaktere dublaj yapılmış. Dublajlı sinema filmi fikri zaten tek başına iğrenç bir şey.
Kalitesiz resimler, aks atlayan ve üç boyutlu devamlılığı bozan çekim açıları, orantısız kadraj yapıları, sakil duran amatör matte paint çalışmaları, ahengi olmayan kurgu, dublaj saçmalığı, çöpe giden kültür başkenti bütçesi, vahim tarihi hatalar, dekora sıkışmış kurtlar vadisi gibi odaların köşelerin replik veren oturmamış karakterler bu filmi kötü yapan şeyler. Ama hepsi affedilebilirdi.
Fakat, bu filmin bir senaryosu yok. Hikayesi yok. Bir olay başlayıp bitmiyor. Bu işte affedilmiyor. Belgeselde değil, sinema filmide değil.
Sınıf arkadaşına kıyak geçilmiş milletin parası çöpe gitmiş. Hayırlı olsun ne diyelim.
film kötüdr ancak galada o kadar alkol tüketildi ki izleyenlerin büyük kısmı uyuduğu için herkes yorumsuz bi şekilde evlerine dağildı. Ve Evet galada sarhoş olan adamın yanında ki bendim. Bu arada sinemanın ses düzeni hiç tatmin edici değildir.
filmdeki ikili sahne çekimlerinin fazla olması ve bu çekimlerin yakınlığı nedeniyle makyaj ve takma sakalların belirginliği gözünüzü yoruyor, kostümlere diyecek yok fakat bunlarda dekor ve mekanlardaki eskilik nedeniyle o osmanlı'da görmek istediğimiz şaşaa'yı vermiyor dolayısıyla filmin küçük bir derebeylikte geçtiği hissine kapılıyorsunuz. mahpeykerin gençliğini oynayan damla sönmez'in 'maypeyker' isminin hakkını verecek güzelliğe sahip olmaması bir yana, oyunculuğu da oldukça sıkıntılı. senaryodaki büyük atlama(aradaki zaman dilimi de açıklanmıyor)'nın üstüne tıkanık dialoglarda eklenince, bitsede gitsek durumuna geliyorsunuz. müzikleri de gözününde bulundurduğumda film, bölümleri birleştirilmiş dizi film kalitesini ancak yakalıyor.
teknik olarak sözlük yazarlarının çoğunluğunca beğenilmemiş film.
ama kurgusuna haksızlık ediliyor bence. cihan imparatorluğu'nu yöneten kudretli bir kadının hayat hikayesinin başından ve sonunda alınan iki parça, birbiriyle güzel örtüştürülmüş. film bu anlamıyla anlatmak istediğini anlatabiliyor. anlattığı için de etkileyici olduğunu söyleyebilirim.
en azından şunu söylerim: muhteşem yüzyıl'a hem kurgu, hem de gerçeklik bakımından on basar!
iyi ki sinemaya gidip izlememişim. dvdsine dahi dayanamadım o derece...
lan sen osmanlı'yı yönetmiş tek kadın padişah(!)ı anlatıyorsun, böyle mi olur? konudan konuya öyle saçma geçişler yapılmış ki açıp kösem sultan'ın yaşadığı tarihi alfons delamartine'in osmanlı tarihinden bir kez daha okudum.
işlenecek o kadar konumuz var, adam gibi sinema filmi çekemiyoruz ya. helal olsun bize...yazık, çok yazık...bir kösem sultan böyle anlatılmamalıydı...