1929'da trabzon of'ta dünyaya gelen Mahmud efendi hazretleri, Ali efendi ve Fatıma hanım çiftinin hayatta kalan ilk çocuğudur. Çocukları yaşamayan Ali efendi, meccanen imam hatiplik yaptığı caminin minaresinde okuduğu her ezandan sonra " Ya rabbi bana hayırlı bir evlat nasip et!" diye dua ederdi. Bir gece Fatıma hanım rüyasında ayın koynuna indiğini ve dünyayı aydınlattığını görür. Rüyadan kısa bir süre sonra hamile kalır ve bir erkek çocuk dünyaya getirir. Ali efendi, yeni doğan çocuğunu alır civarda Kal-Ömer Mahmud efendi diye bilinen alim/veli zata götürür. Kal-Ömer Mahmud efendi, Ali efendinin oğlunu kucağına alır ve şunları söyler; "Adın benim adım olsun, ilmin benim ilmim olsun, takvan benden fazla olsun." Mahmud Efendi Hazretleri altı yaşındayken hafızlığını babası ve annesinde yaptı. Ailesinin ve yetiştiği çevrenin dindarlığının da etkisiyle küçük yaşına rağmen namazları câmide kılıyor, nafile ibadetlere de ihtimam gösteriyordu. Hafızlığını bitirdikten sonra Ramazan ayında Kayseri'ye gidip o bölgenin muteber ulemâsından olan Tesbihcizade Ahmed Efendi'den sarf, nahiv ve Farsça okudu. Kayseri'de bir sene kaldıktan sonra memleketi Of'a dönerek zamanın en meşhur kıraat âlimi Mehmed Rüşdü Aşıkkutlu Hoca Efendi'den Kur'ân-ı Kerîm kıraat etti.
Belağat, ilm-i kelam, tefsir, hadis, fıkıh ve usûl-ü fıkıh gibi sâir ulûm-i şeriyyeyi ise aklî ve naklî ilimlerde mütehassıs ulemâdan ve Süleymaniye Medresesi dersiâmlarından olan eniştesi Çalekli Hacı Dursun Fevzi Efendi'den ikmal ederek henüz on altı yaşında iken icazet aldı. Kendisi okurken okutmaya başladığı talebelerini yedi sene kadar okuttuktan sonra askere gitmeden icazet verdi.
42 ülkeden yaklaşık 350 alimin hazır bulunduğu merasimde Lübnan-Akkar müftüsü büyük alim Usame Er-Rifai hazretleri yaptığı duygulu konuşmasının sonunda; Allah-u Te'âlâ ilmi ve dini âlimler vasıtasıyla devam ettirmektedir.Rasûlüllâh (Sallallahu Aleyhi ve Selem): " Allâh-u Te'âlâ her yüz senenin başında bu ümmet için din işini yenileyecek birisini gönderecektir."
(Herhangi bir tarihte dine hizmet eden bir kişiye müceddid ünvânı verilemez.Ancak bu vasıf yüzyılın başında hayatta ve hizmette bulunan birine nasib olur.) Şu anda biz hicri takvime göre 15.asrın, miladi takvime göre de 21.asrın başında bulunmaktayız.
işte bu münasebetle hüsnü zan, bilakis araştırma neticesinde ve gerçeğe uygun olarak ifade ediyorum ki: Üstadımız Hazrat-ü Mevlânâ eş-Şeyh Mahmud en-Nakşibendî el Müceddidî el-Halidî Efendi Hazretlerin de: "Ümmetin diriliş ve tecdid yani yenileme vasıflarının toplandığını görüyorum".Hal ile kal yani söyledikleriyle yaşadıkları arasını cem etme münasebetiyle ki, "O"gerçekten böyledir.15.asrın başında bu ümmetin dinini yenilen şahsiyet bu zat olmalıdır. Diyerek: Mahmud Efendi Hazretlerini Hicri 15.Asrın Müceddidi ilan etti.
Müceddid yenileyici demektir. Bununla her yüz senede bir, dini yenilemekle manen vazifelendirilen büyük islam alimleri kasd edilir. Peygamber Efendimiz (s.a.v) bir hadis-i şeriflerinde, "Şüphesiz ki, Allah her yüzyılın başında bu ümmete dinî işlerini yenileyecek bir müceddid gönderecektir" buyurmuştur. (Ebu Davud, Melahim, 1)
Sevmediğim hocalardandır. Fazlasıyla hurafe, bid'at, şirk içerikli sözleri hezeyanları vardır. Tevhid dinine mensup olan biri beni bu konuda hemen anlayacaktır. Bu gibi hocalara baktığımda Marx'ın ''Din ancak afyondur'' sözünde ne kadar haklı olduğunu görürüm. Zira insanları uyuşturan, uyutan ve mutlak itaate çağıran bir din anlayışı söz konusudur. Oysa ki islam dini tamamen özgürlükçü, akleden, sorgulayan ve mutlak itaati yalnızca Allah'a adandığı dindir. Uzak durunuz.
ahıskalı ali haydar efendinin halifesidir. nakşiliğin halidiye kolundandır.
kendisini çok severim, gerçek bir mürşittir. Hiç olmazsa onun sayesinde etrafta bir kaç tane sakallı cübbeli görüyoruz da sünnetlerin hafızamızdaki tazeleğini koruyoruz. Allah razı olsun.
Kadın bakkala gidemez giderse ayaklarını kırın buyurmuş bunak kafa.
Atatürk ne demişti? "türkiye şeyhler dervişler müritler ülkesi olamaz" Adamın bir bildiği varmış. Olursa böyle hilkat garibeleri meydanı boş buluyor işte.
bir adet zındık. kendisinin insanları bilinçli olarak kandırdığına ve bundan para ve itibar kazandığına en ufak bir şüphem yok. yazdığı kitapları okudum özellikle ruhul furkan. birtek şunu yazmamış. şeyhiniz sizin (haşa) allah ınızdır ona inanıp ona ibadet edin. geri kalan herşeyi yazmış. şeyhe bağlılık onun abdest suyunu içme kendisine nasıl rabıta yapılacağı gibi şeyler. sonra topu cübbeliye at kabir azabı çektirmeyen tılsım ve cehennemde yakmayan kefen sat. tam din tüccarı ahlaksız bir ateist bu.
Bir adet hareketsiz (temsili değil hareket edemeyen) bir puttur. Adam para sıçıyor, gelmiş 'allah dostuyum' diyor. Öyle bir allah varsa bizi de zengin etsin dayı... bizim allahımız bunu emretmiyor.