aslında düpedüz solcudur kendisi. eserlerini okursanız daha net görürsünüz. bireyden ziyade toplumcu görüşleri ağır basıyor. tabii ki aynı zamanda da milliyetçidir.
Mahmut Esat Bozkurt, Cumhuriyet döneminin ilk adalet bakanıdır ve Atatürk'ün yakın çalışma arkadaşıdır. Bozkurt yürekli Mahmut Esat Bey, Türk Hukuk Devrimi'nin mimarlarından birisidir ve "bozkurt" soyadını Bozkurt-Lotus Davası'ndaki Türk gemisi Bozkurt'tan almıştır. Bozkurt Mahmut Esat, gerçek bir Kemalist'ti çünkü o, her şeyden önce sağlam bir Türkçü'ydü. Bozkurt Mahmut Esat Bey'i saygıyla ve saygıyla anıyoruz.
Adam gibi adamdır, ırkçı söylemleri üzücü olsa da adalet bakanlığı sırasında adaleti temin etmiş olan gerçek bir yurtseverdir.
Savcılara cumhuriyeti koruma görevini emanet etmiştir ancak günümüzdeki savcılar, hakimler cumhuriyeti koruma adına hiçbir şey yapamadılar. Hukuksuz olan 2017 referandumunun geçerli sayılması tüm hukuk camiasının ayıbıdır.
mahmut esat bozkurt, 1892 yılında Kuşadası'nda dünyaya geldi. ilköğrenimini Kuşadası ve izmir Yusufpaşa Rüştiyesinde eğitim aldı. Liseye ise izmir ve istanbul idadilerinde tamamladı. Yükseköğretim eğitimini istanbul Hukuk Mektebi'nde aldı. 1912 yıllarında isviçre Lozan ve Fribourg Üniversitelerine giderek hukuk eğitimine devam etti. Doktor ünvanını da isviçre'de kazandı. Doktora tezi ise "Osmanlı imparatorluğu'nun Omuzlarına Yükletilmiş Olan Kapütilasyonların Türkler Tarafından Tek Taraflı Olarak Kaldırılması Hukuka Aykırı Değildir" başlığı altındaydı.
isviçre'de Türk kimliğiyle oldukça faal olan Bozkurt, Lozan'da Türk Talebe Cemiyeti'nin başkanlığını da yaptı.
1919'da birkaç Türk arkadaşıyla Milli Mücadele'ye katılmak için Cenevre'den Kuşadası'na geri döndü. Kuşadası, izmir ve Aydın bölgelerinde işgalcilere karşı direniş gösterdi.
23 Nisan 1920 yılında TBMM kurulunca Ankara'ya geldi. 1. dönem milletvekili oldu. 1922'den 1923'e kadar iktisat Bakanlığı yaptı. Kasım 1924'te Adliye Bakanı oldu. Cumhuriyetin ilk hukuk adımlarını Adliye Bakanı olarak gerçekleştirdi. Medeni Kanun, Ceza Kanunu, icra iflas Kanunu, Deniz ve Kara Ticaret Kanunları, Şapka inkılabı Kanununun hazırlanmasını sağladı.
"Bozkurt-Lotüs Davası"nın Lahep Uluslararası Adalet Divanı'nda ele alınması sonucu davada Türkiye'yi temsil etti. Davayı Türkiye kazandı.
Ankara Hukuk Mektebi, Siyasal Bilgiler Okulu'nda profesörlük yaptı. 1941'de istifa etti.
1941'den ölümüne dek olan sürede izmir milletvekili olarak görev yaptı. 21 Aralık 1943'te, istanbul'da kaldığı otel odasında, Yeni Sabah gazetesine günlük makalesini hazırlarken beyin kanaması geçirerek hayata gözlerini yumdu. Cenazesi Kuşadası'nda defnedildi.
BAŞLICA ESERLERi:
Lotus Davasında Türkiye-Fransa Müdafaaları (1927)
Türk ihtilalinde Vatan Müdafaası (1934)
Türk Köylü ve işçilerinin Hakları (1939)
Devletlerarası Hak (1940)
Atatürk ihtilali (1940)
Aksak Timur’un Devlet Politikası (1943)
bazı sözleri:
"Atatürk ölebilir mi? Türk milleti, Türk vatanı yaşadıkça o da yaşayacaktır."
"Atatürk, Türk'e istilâ ve esaret mirasını değil, efendiliği bıraktı. Nerede kaldı ki, Sezar'ın fetihleri demirden bir Roma'ya dayanıyordu. Atatürk hiçten, bir demir Türk devleti kurdu."
"Tıpkı bir zamanlar hasretlerini çeken sevgili kardeşler gibi sarmaş dolaş olarak birleşeceğiz. Mutlaka, mutlaka.. iktidar yanlısı, muhalif tanımıyoruz bile. Biz tarihin kaydedebildiği en büyük bir davanın bayrağın altında toplanmış Türk ihtilalcileriyiz, o kadar.."
"Atatürk ne buldu? Ve ne yaptı? Atatürk bir şey bulmadı.
Düşmana batıracak bir iğne, hukuk bakımından bağımsızlığına sahip bir vatan bile bulmadı. Vatanın 'Sevr'le bağımsızlığı yok edilmişti. Atatürk, bir şey buldu ki, bunu, öğüne öğüne her vakit söylerdi: Bu, Türk milleti, Atatürk'ün kanını taşıdığı millet idi. Atatürk yalnız Türk milletine güvendi. Milletin davasını, millete dayanarak açtı."
"Kemalizm otoriter bir demokrasidir ki, kökleri halktadır. Türk milleti bir piramide benzer, tabanı halk, tepesi yine halktan gelen baştır..."
"Türk böyledir. Onu demirlere de vursalar, onun için teslim olmak yoktur."
"Ali Şîr Nevai’nin Türkçe Türkçe diye ettiği feryadı dört asır sonra Atatürk’ün atılımı doyurmuş bulunmaktadır. Bu Türk devlet adamına ve büyük şaire göre Türkçe dillerin en zenginidir. Dillerin destanıdır. Türkçe konuşmak ve Türkçe yazmak lâzımdır. Fuzûlî de bu fikirdedir. Şemseddin Sami’nin Kamusu Türkî mukaddemesi de bunu pekleştirir."
Türk tarihi hakkında Rus genarali Çirnayef diyor ki: “Türkü yok etmek için tarihini kaldırmak lâzımdır.”
"Türkün en kötüsü, Türk olmayanın en iyisinden iyidir."
" Fakat ne saklayayım; ben Türk olmasaydım, kendimi dünyanın en bahtsız adamı sayardım."
"Timur da Atatürk de yoktan devlet kuran Türk çocuklarıdır. Tabiatlarında ne kadar benzerlik var..."
"Saati çalınca ölümü, bir dost kucaklar gibi kucaklamak, büyük davaların ardı sıra koşan ihtilâlciler için kaçınılmaz bir zorunluktur."
"Kendi hesabıma son sözüm şudur: Bir ihtilâl hangi milletin hesabına yapılırsa, mutlaka o milletin öz evlâdının eliyle yapılmalı ve onun elinde kalmalıdır. Meselâ: Türk ihtilâli, öz Türklerin elinde kalmalıdır. Hem de kayıtsız ve şartsız. Yabancıların yardımı ile başarılan ihtilâller yabancılara borçlu kalırlar. Bu borç ödenmez."
kendisine güzel soyismini başbuğ Atatürk vermiştir. gerçek bir Atatürkçü ve gerçek bir Türk milliyetçisidir. yani her gerçek atatürkçünün olması gerektiği gibi biridir. kendisini pek sevmekteyim. mekanı uçmağ olsun.
"Mustafa Kemal, Talat, Enver; bu üçüne uzanan dilleri kudretim olsa kökünden keserdim."
Kemalizm'in ideoloğu ve Adalet Bakanı Mahmut Esat Bozkurt.
Peki günümüzde ne oluyor?
Türkiye Cumhuriyeti'nin ve Cumhuriyet Halk Partisinin kurucu önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün annesine küfreden Musa Anter gibi gebermişleri, CHP'nin içindeki kendini bilmezler geberdiği günün yıldönümünde anıyorlar...
Türkiye Cumhuriyeti ve Cumhuriyet Halk Partisinin kurucu önderi Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün ismini anmaktan çekinen CHP'liler, "Ermeni Soykırımı" diyebiliyorlar ya da "Dersim olaylarından o günkü devlet idaresi sorumludur" diyebiliyorlar...
iyi uykular benim güzel ülkemin saf insanları...
iyi uykular...
Bir gün bu sessizliğimizin bedelini çok ağır ödememek temennisiyle.
Bozkurt-Lotus davasında Türkiyeyi inanılmaz bir başarıyla uluslararası adalet divanında temsil etmiştir. Bunun en önemli sonucu ise Türkiyenin uluslararası hukuk alanında tanınmasıdır. Bu davada gösterdiği büyük başarı sebebiyle soyadı kanunu çıktığında kendisine bozkurt soyadı verilmiştir.
1934 yılında Soyadı Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle Atatürk tarafından ‘Bozkurt’ soyadı verildi. Ankara Üniversitesi Hukuk Hukuku profesörlüğü de yaptı. (d. 1892, Kuşadası – ö. 21 Aralık 1943, istanbul)
aşırı olduğu malumdur.
dönemin adalet bakanıyken 1925 yılında şu açıklamayı yapmıştır: türk ihtilalinin kararı, batı medeniyetini kayıtsız şartsız kendisine mal etmek, benimsemektir. bu karar, o kadar kesin bir azme dayanmaktadır ki, önüne çıkacaklar, demirle, ateşle yok edilmeye mahkumdurlar. bu prensip bakımından kanunlarımızı olduğu gibi batı'dan almak zorundayız. (aktaran: gülnihal bozkurt)
bu bağlamda hukuk reformu, aynı zamanda, cumhuriyet devrimlerinin başlıcası olan laikliğin kurumsallaşmasının bir aracı olarak düşünülmektedir.