bugün

halk edebiyatı şairlerinin şiirlerinin son kıtasında kullandıkları kendi takma adıdır.
"sözlük yazarlarına mahlas verilecekmiş" duyumlarının aslı olup olmadığı sorgulanmaktadır.
Tapşırma. ikinci isim. Lâkaptan farklı olarak belli bir olgunluğa ve yetkiye ulaşıldıktan sonra üstadlar ve âmirler tarafından verilirdi. Bâbıâli kalemlerine kâtip adayı girenler, belli bir süre geçince mahlas alırlardı. Örneğin Midhat Paşa'nın, Şinasi’nin, Namık Kemal'in ünlendikleri bu adları birer mahlastı.

#osmanlıimparatorluğu
#osmanli
#mahlas
#midhatpaşa
#şinasi
#namıkkemal
Kaf kef, laf-ı güzar..
Aşıklar dilindeki adı tapşırmadır. Halk ozanları bu isimlerini şiirin son dörtlüğünde kullanır. Kendini takdim etme, arz etme anlamlarına da gelir.
ardına sığınılan anlamına da gelmektedir. takma ad dediğimiz şey ile alakası ise o adın arkasına sığınmaktan gelir.

örneğin mahlas olarak tiyansan. bu adına arkasına sığınmak ile eşdeğerdir.
sagopanın çok fazla kullandığı ve şimdiki nesilin "nick" olarak adlandırdığı, takma ad anlamına gelen kelimedir.
kim ki üye olur lugat-i uludağa
bulur serapci'yi her daim yanında
edebiyatta şair/yazarların kendi ismi yerine kullandıkları takma ad.
(bkz: rumuz)
takma ad denebilir. türk halk edebiyatı'nda şair son dörtlükte mahlasını belirtir.

her kim ki olursa bu sırra mazhar
dünyaya bırakır ölmez bir eser
gün gelir veysel'i bağrına basar
benim sadık yarim kara topraktır.
(bkz: lakab)

eski şairlerin kullandığı isimler. örneğin fuzuli.
(bkz: müstear ad)
nick yerine tercih ettiğim sözcük.
olayın kesinlikle milliyetçi bir bakış açısıyla alakası yoktur ve olamaz da. birincisi milliyetçi bir insan değilim; ikincisi mahlas zaten türkçe değildir.
mahlası tercih etme sebebim artık dilimizin bir parçası olmasıdır.
sonuçta dil, o coğrafyayı ve kültürü yansıtır. sömürgeciler ise o dili yok etmekle işe başlar. bugün bir 'gül' sözcüğü yerine başka bir sözcük kullanmak demek, koskoca 600 yıllık bir divan edebiyatı'nı yıkmak demektir.
sadece türkçe değil diğer dillerin de kendini koruması gerekir.
örneğin bu coğrafyadaki kürtçe, lazca vb. dilleri de korumalıyız.
aynı şekilde ingilizce için 'nick' yerine 'mahlas' sözcüğü kullanılmasına da karşıyımdır.
mahlas da türkçe değil diyenler çıkacaktır. bunu zaten ben de belirtmiştim. ancak artık o türkçe olmuştur yani dilin ana öğelerinden biridir. buna en güzel cevap da gül örneğidir.
elbette teknoloji ile başka sözcükler de kullanacağız ancak bunlar bir kültürü yıkacak seviyede olmamalıdır.
ben 'mahlas'ı savunsam da 'nick'i kullanmaya devam edeceğim. nihayetinde ergen kaprisleri yapmaya gerek yok. sözlük tümde bu işe girişine kadar topluluğa uyacağım.
(bkz: kullanıcı adı)
rap müzik sanatçılarının, yazarların gerçek isimleri yerine kullandıkları isim.
türkçe'nin bozulmasına karşı çıkanları bile kendinden tiksindiren, berbat söylenişi olan bir kelime.
nick'e "nik" diyelim bundan iyi bence.
divan edebiyatı şairlerinin nickleri.
genelde tevriye sanatında kullanılan, mak ta ki yani şiir'in kat edildiği beyt'te kullanılır.

bazı mahlas örnekleri :

ziya gökalp: bimar, hiçi, demirtaş
yusuf ziya ortaç: çimdik, kamber, akbaba
pir sultan abdal: haydar
sedat simavi: rüştü, çileli, güleryüz
fatih sultan mehmet: avni
kanuni sultan süleyman: muhibbi
yavuz sultan selim: selimi
ikinci beyazıt: adli
ikinci osman: farisi
üçüncü ahmet: necib
birinci mehmet: bahti
üçüncü mehmet: adli
üçüncü mustafa: ikbali
üçüncü selim: ilhami
ikinci murat: muradi
üçüncü murat: muradi
timurlenk: gürgan
ali şir nevai: fani
buhurizade mustafa efendi: ıtri
kaygusuz abdal: sarayi
peyami safa: çömez, şerazat
mehmet akif ersoy: bedayi'ül acem
memduh şevket esendal: istemenoğlu
reşat nuri güntekin: ateşböceği
rıfat ılgaz: stepne
atilla ilhan: abbas yolcu
refik halit karay: dürenda, aydede, kirpi, mübeccel, halit
kemal tahir: körduman
necip fazıl kısakürek: tanrı'kulu
neyzen tevfik: kolaylı
fuat köprülü: büyük baba

ayrıca ;

(bkz: sagopa kajmer mahlası)
divan ve halk edebiyatında şair, aşık olmak için ulaşılması gereken mertebeye ulaşıldığına işaret olarak genel de bir başkası tarafından verilen takma ad. divan edebiyatında usta çırak geleneği olmadığı için şairler genelde kendileri seçerler mahlaslarını.

fuzuli (boş yere, nafile - faziletler) bagdatlı mehmed bin süleyman
baki (kalıcı) Mahmut abdülbaki

şairlikleri ile ünlü padişahların eselerinde kullandığı mahlaslar ise şunlardır;

fatih sultan mehmet - avni
kanuni sultan süleyman - Muhibbi
yavuz sultan selim - selimi

bunlar dışında birçok padişahın şiirleri ve mahlasları vardır; fakat gerek saltanatları gerek yaptıkları nedeniyle en çok ilgi çekenler bu üç isimdir.

özellikle yavuz sultan selim'in şah ismail ile atışmaları, ve yazdığı şiirler gerçekten ustalık istemektedir.
sözlükte birçok yazarın "nickname" yerine kullandığı sözdür. bana garip geliyor doğrusu. tamam,kullanın bişey demiyoruz da mahlas yerine daha sempatik bişey bulun bence.
(bkz: o değilde bir nıcos machlas vardı ne oldu ona)
basınımızdan son örnek radikal gazetesi'nden hakkı devrim'in
cemil müneccim mahlasıyla kaleme aldığı köşeyazılarıdır.
Örneğin:
Aşık Ruhani'nin asıl adı Mustafa
Dadaloğlu'nun asıl adı Veli
Gevheri'nin ki Mehmet'dir.
halk edebiyatının aşıklık geleneği kolunda yer alan iki uygulamada yer etmiş kavramdır. bunlardan ilki mahlas alma dır.diğeri de mahlasını son dörtlükte bir imza misali kullanmak. şiirlerin kağıda dökülmesinin zor olduğu , çoğu yazarın ümmi olduğu dönemlerde , hem şiirlerin kime ait olduğunu hem de bir başkası tarafından kullanılmasını engelleme gayretinden doğduğu bilinmektedir.