halk edebiyatının aşıklık geleneği kolunda yer alan iki uygulamada yer etmiş kavramdır. bunlardan ilki mahlas alma dır.diğeri de mahlasını son dörtlükte bir imza misali kullanmak. şiirlerin kağıda dökülmesinin zor olduğu , çoğu yazarın ümmi olduğu dönemlerde , hem şiirlerin kime ait olduğunu hem de bir başkası tarafından kullanılmasını engelleme gayretinden doğduğu bilinmektedir.
sözlükte birçok yazarın "nickname" yerine kullandığı sözdür. bana garip geliyor doğrusu. tamam,kullanın bişey demiyoruz da mahlas yerine daha sempatik bişey bulun bence.
divan ve halk edebiyatında şair, aşık olmak için ulaşılması gereken mertebeye ulaşıldığına işaret olarak genel de bir başkası tarafından verilen takma ad. divan edebiyatında usta çırak geleneği olmadığı için şairler genelde kendileri seçerler mahlaslarını.
genelde tevriye sanatında kullanılan, mak ta ki yani şiir'in kat edildiği beyt'te kullanılır.
bazı mahlas örnekleri :
ziya gökalp: bimar, hiçi, demirtaş
yusuf ziya ortaç: çimdik, kamber, akbaba
pir sultan abdal: haydar
sedat simavi: rüştü, çileli, güleryüz
fatih sultan mehmet: avni
kanuni sultan süleyman: muhibbi
yavuz sultan selim: selimi
ikinci beyazıt: adli
ikinci osman: farisi
üçüncü ahmet: necib
birinci mehmet: bahti
üçüncü mehmet: adli
üçüncü mustafa: ikbali
üçüncü selim: ilhami
ikinci murat: muradi
üçüncü murat: muradi
timurlenk: gürgan
ali şir nevai: fani
buhurizade mustafa efendi: ıtri
kaygusuz abdal: sarayi
peyami safa: çömez, şerazat
mehmet akif ersoy: bedayi'ül acem
memduh şevket esendal: istemenoğlu
reşat nuri güntekin: ateşböceği
rıfat ılgaz: stepne
atilla ilhan: abbas yolcu
refik halit karay: dürenda, aydede, kirpi, mübeccel, halit
kemal tahir: körduman
necip fazıl kısakürek: tanrı'kulu
neyzen tevfik: kolaylı
fuat köprülü: büyük baba
nick yerine tercih ettiğim sözcük.
olayın kesinlikle milliyetçi bir bakış açısıyla alakası yoktur ve olamaz da. birincisi milliyetçi bir insan değilim; ikincisi mahlas zaten türkçe değildir.
mahlası tercih etme sebebim artık dilimizin bir parçası olmasıdır.
sonuçta dil, o coğrafyayı ve kültürü yansıtır. sömürgeciler ise o dili yok etmekle işe başlar. bugün bir 'gül' sözcüğü yerine başka bir sözcük kullanmak demek, koskoca 600 yıllık bir divan edebiyatı'nı yıkmak demektir.
sadece türkçe değil diğer dillerin de kendini koruması gerekir.
örneğin bu coğrafyadaki kürtçe, lazca vb. dilleri de korumalıyız.
aynı şekilde ingilizce için 'nick' yerine 'mahlas' sözcüğü kullanılmasına da karşıyımdır.
mahlas da türkçe değil diyenler çıkacaktır. bunu zaten ben de belirtmiştim. ancak artık o türkçe olmuştur yani dilin ana öğelerinden biridir. buna en güzel cevap da gül örneğidir.
elbette teknoloji ile başka sözcükler de kullanacağız ancak bunlar bir kültürü yıkacak seviyede olmamalıdır.
ben 'mahlas'ı savunsam da 'nick'i kullanmaya devam edeceğim. nihayetinde ergen kaprisleri yapmaya gerek yok. sözlük tümde bu işe girişine kadar topluluğa uyacağım.