uzun zamandır hayatımın renkli anlarını sizinle paylaşmadığımı fark ettim. bunun nasıl bir azap olduğunu tahmin edebilirsiniz. zaten uzun süredir de aranızda yoktum. hepi topu 10 gündür tekrar aktif oldum. bu olmadığım sürelerde yine olaylar olaylar.
geçenlerde evde oturmuş nazlıcan ve merve ile survıvor un önceki bölümlerini izliyorduk. tabi nazlıcan ile ben izliyordum desem daha doğru olur. geri zekalı merve yine her zamanki gibi elinde telefonla bir şeyler yapıyordu. twitter ından bıkmıştık ki artık başımıza bir de scorp çıktı. lanet olasıca.
bu geri zekalı internette takılırken hoşlandığı çocuğun check-in ini görmüş. hemen kalkın dedi. dur kızım, nereye kalkıyoruz. daha yattara insanlık dersi verecek bizim mallara falan demeye kalmadı hazırlandı hemen bu. normalde 1 saatte hazırlanamayan hatun, 5 dakika da kapının önüne indi. nereye demeye kalmadan, hemen bir taksi çevirdi yoldan. berke atatürkçü düşünce derneği nde check-in yapmış, hemen oraya gitmemiz lazım dedi.
atatürkçü düşünce derneği deyince bende bir ürperme oldu haliyle. onlarca kemalist ile aynı havayı soluduğumu düşünmek bile büyük bir hayal kırıklığıydı benim için. el attık, ilk taksici durmadı. yavşak. kısa mesafe gideceğimizi anladı mı ne. fazla uzun sürmedi. arkasından ikinci taksi geldi. hemen atladık.
iffetimize ve namusumuza düşkün birisi olduğumuz için hepimiz arka koltuğa oturduk.
merve çok heyecanlıydı. o geri zekalıyı ilk defa böyle görüyordum. ne kadar add nin adını duyduğumda içim ürperse de, bu küçük aptalın heyecanlı hali beni sakinleştiriyordu. soluma doğru bakınca nazlıcan ın benden daha da sakin olduğunu gördüm. hayret! tüm bunlar yaşanırken bir gözümde taksimetrede. fakir değilim ama kazıklanmaktan da nefret ederim. tam taksimetre disko topu gibi oynamaya başlıyorken biz hedefimize vardık. küfür eder gibi bir bakışla arkasını döndü meymenetsiz taksici. 7 lira deli, sirke satan suratıyla. 50 verdim hemen bu kamile, bozuk yok ablaa yeaaa demesine fırsat bırakmadan üstü kalsın dedim. balkonda taso kapıştıran çocuklar gibi heyecanlandı kamil. hadi dedim yoluna devam et.
merve hızlıca add ye daldı. nazlıcan da hemen peşinden devam etti. ben ise çok tedirgindim. sanki manevi bir kuvvet oraya girmemi engellemeye çalışıyordu. silkelendim, kendime geldim. arkadaşlarım yarı yolda bırakamazdım. hızlıca içeri daldım. nazlıcan bir kaç metre ilerimde ışık görmüş tavşan gibi duruyordu. lan yelloz, ne o öyle 500t ye binmiş yolcu gibi kalmışsın dedim. bu yaptığım espri çok hoşuma gitmişti. anırmaya benzer bir gülüşle bir kaç saniye güldüm. bundan bir tepki gelmeyince de kızdım. sana diyorum kevaşe dedim, yine oralı olmadı. bir noktaya sabitlenmiş bakıyordu. merak ve biraz da endişe ile bende aynı noktaya döndüm.
aman tanrım...
evet, o. hiç şüpheye bırakmayacak kadar net şekilde önümüzde duruyordu. hüsamettin hoca. mahallemizin esprili, teravih namazlarını jet hızıyla kıldıran karadenizli imamı...
ben şok, ben iptal. onu orada tebessümle görmem yetmiyormuş gibi bir de elinde nutuk kitabını gördüm. başımdan aşağıya kaynar sular döküldü. resmen mahallemizin sempatik imamı, kanaat önderimiz ülkemize cumhuriyeti ve laikliği hediye eden mustafa kemal atatürk ün izinden gidiyordu.
bu ana daha fazla dayanamayacağımı anladım. kalbim hızlı hızlı çarpıyor, sırtım kalçalarıma doğru soğuk terler hızla ilerliyordu. sanki nascar ralli yarışı yaparmış gibi.
metanetimi korudum, bu tip durumlarda güçlü olmayı yıllar öncesinde öğrenmiştim. ben iyiydim ama nazlıcan iki seksen yere yığılmıştı. merve geri zekalısı ise yine ortalarda yoktu. kim bilir nerede berke ile yiyişiyordu kevaşe.
hemen nazlıcan ı en yakın özel hastaneye kaldırdım. kıymetli dostumu devlet hastanesinde fakirlerle beraber tedavi ettiremezdim. 2 gün kadar hastanede kaldık. 5 tane serum yedi zaar. 1 tane de benden yedi, toplamda 6. merve geri zekalısı ise yokluğumuzu ancak 2. gün fark etmişti. berke ile 2 gün sevgili kalmışlar, sonrasında ise bir daha barışmamak üzere ayrılmışlar.
size bu satırları hastanede yazmak isterdim ama bu olayların yaşandığı saatlerde kafa izni yapmakla meşguldüm.
soran veya merak edeniniz olursa nazlıcan gayet iyi. taş gibi sürtük. merve mi? o hala geri zekalı. amerikan dublajı yapıyordu en son scorpta. ben mi? ben süperim. yaşımın ve hayatımın getirdiği bütün güzellikleri yaşıyorum.
