beni de almazlardı kızım diye yada aylık falan oynarlarken fasulye olurdum hep. normal oyunlarına da almazlardı. çok dışlandım lan ben çocukken. ondan insanları sevmiyorum galiba. (bkz: kötü çocukluk anıları)
küçükken banada aynısını yaparlardı zaten bu duruma uğrayan çocuklar ya maç yapmayı bilmezler ya hep faul yaparlar yada mızıkcılık o yüzdende oyuna alınmazlar.
maçın oynanmasına vesile olan topun sahibidir. muhtemelen verin topumu kardeşim madem beni oynatmıyorsunuz diyerek maçın yarım kalmasına neden olan velettir.
bir de bunun top sahibi olduğu halde alınmayan versiyonu vardır ki kinlenip ileride öğretmen olurlar.
gözü açık olan her çocuğun burnundan getirmeye yemin etmişlerdir. nesil niye mal diye düşünmeyin, sebep bu işte.
genellikle babası çok zengindir ama anası gururundan sölemez ve sen doğmadan önce öldü baban yawrum der. bu sebepledir ki mahallede piç damgasıyla taçlandırılan kalsik yeşilçam ibnesidir yahut eziktir.
ailesine acilen bir meşin top aldırması gereken çocuktur. topu olursa çamura yatabilir ve 'top benim ulan oynatmazsanız alır giderim' repliğini attıktan sonra mahallenin bütün çocuklarının götünü yaladığı çocuk olma lüksüne sahip olabilecek, son derce mızıkçı bir kişiliğe sahip olan çocuktur.
oturup ben oynasaydım şöyle çakardım ben olsaydım böyle çıkarırdım diye atıp tutarak sinir bozan garip velet... acaba ne yapıyor ki şimdi? yani acaba mahalle maçına alınmaması onu olumlu mu olumsuz mu etkiledi diye düşünmeme sebep olan hala da yüzü gözümün önünden gitmeyen şu yaşımda hala bana vicdan yaptıran insan evladı...
takıma alınmamasını hırs yapıp derslere asılan, beni takıma almadınız ama görürsünüz büyük adam olacam, hepinizden iyi yerlere gelecem bende sizi o zaman işe almıcam diyen biçaredir.