mahalle baskısının yaşattırdıkları

entry2 galeri0
    ?.
  1. efenim ilk önce mahalle baskısı neydi onu bir hatırlayalım.
    egemen gücün son kertede kendisinden yana tavır alacağını bilen bir grubun ötekileştirdiği başka bir gruba ve ya tekil tekil bireylerine yaptığı, etik olmayan, bir tacizdir - ve ya baskıdır. nasıl isterseniz öyle deyin zira meselemizin niteliğini değişmiyor. birçoğumuz, erkek olalım, kadın olalım, isterse farklı cinsel tercihlere sahip olalım yahut dindar olalım veya olmayalım, velhasılı kelam bu tercihlerden herhangi birine sahip olarsak olalım, belli bir zümrenin içinde ille ki bu tipte tacizlerle karşı-karşıya kalmışızdır. birçok üniversitemizde başörtülü kızlar, birçok fakültemizde uzun saçlı, topsakallı erkekler, muhafazakar bir semtte oruç tutmayanlar, tam ters bir dünyagörüşüne sahip bir semtte oruç tutanlar -ki örnekleri çoğaltabiliriz- hala da bu tip sürtüşmelerden muzdariptir.

    çok kısa bir süre önce olmuş bir olayı anlatayım, bendeniz karadenizin en doğusundakı ilin bir ilçesinde, tahminen bu saatlerde dışarıya çıkmış ve öyle fazla insanın olmanın bir yerde, ki, bir az da dalmıştım, sigara yakmaya çalışıyordum. fazla yapılı birisi değilimdir de, ve su nedende dolayı, pek doğaldır ki, sağdan soldan sataşmalar geldi. tabi cevaplarını verdim ama meselemizin özü bu değil. adamlar ki, başka bir olayı da nakledeceğim, hangi bana laf söyleme hakkını nerden buluyorlar? birçoğunuz saygı göstermek zorundasın ves. diyebilirsiniz, ama pek da haklı sayılmayacaksınızdır zira aynı saygıyı onlardan göremiyorum. ki birisi insanca yaklaşıp ta söylese yapmayacağımdır büyük ihtimal. ama saygı görmediğim yerde ben niye saygı göstermeliyim?
    işte şu baskı denen şey o insanların insanca yöntemleri unutup zorla bir şeyi kabul ettirmeye çalışmalarıdır. kendilerini sözde-egemen görmeleri ki, sırf bu haseple de saygıyı hakedemzler, benim gözümde.

    şimdi yeniden tanımımızın sonuçlarını irdeleyelim.
    zira baskıyı yapan taraf, karşı taraftakilere hırçınca tavır almaktadır. zira bu biraz da içgüdüseldir ve de rövanşist bir duygu selinin sonucudur. çünki içinde yetiştikleri ve bulundukları ortam onların bazı şeyleri gözükapalı kabul etmelerine sebep olmuştur(üst kuşakların kendilerine yapılan baskıları anlatması ves.).
    garip bir diyalektikle karşı karşıyayız; her iki taraf ta eskiden kendisine haksızlık yapıldığını ve bir ölçüde (mental ve toplumsal basmakalıpların telkinleriyle) bunu karşıdakilere ödetmesinin pek doğal olduğunu zannediyor ve git-gide bu çatışma derin bir kamplaşmaya yol açıyor (bunun sonuçlarını her türlü seçimlerde, en basitinden oylamalarda ves. görebilirsiniz). ve artık bu denli kamplaşmada tolerans, hoşgörü, saygı ves. kavramları yitip gidiyor. toleransı kendisine bayrak edinenlerin bile ne derecede samimi (!!) olduğunu gördüğümüz bu günlerde bu uçurumu kapatmanın tek yolu, herhangi bir tanrısal öğreti olamaz, zira o daha da körükleyicidir.. seküler bir etik kodeksi ancak kapatabilir bu uçurumu ki, bu olmadan da bu toplum yaşanılacak bir yer olmaktan çıkar.

    sağlıcakla kalın..
    0 ...
  2. 16777211.
© 2025 uludağ sözlük