geçenlerde mahalle bakkalından sigara ve kafein ikmâli yapıp da evime çıkmak amacıyla bakkala girdim. mehmet amca yerine, oğlu vardı... selam sabah derken biraz muhabbet ettik. o ara hikâye de geldi:
önceki gün üniformalı bir polis bakkala gelip de sigara(parliament) almış. o sıra kendisine ambalajlamada kullanacağı gazete sayfalarını tezgâhın üzerine yığmış olan bakkala "sabah gazetesi var mı?" diye sormuş "hayır" cevabını almış. akabinde "zaman gazetesi..." diyerek tasarruflu(var mı diyerek lafı uzatmamış) bir soru daha yöneltmiş ve aldığı cevap aynı. "taraf" ve "star" gazeteleri için de cevapta değişiklik olmayınca bakkala dönerek "sen de mi siyaset yapıyorsun bakkal hâlinle?" diyerek kendince ayar vermiş. sonra da kısmi olarak bölücülükle falan suçlamış mahalle bakkalını. ben de üzerime vazife olmasa da "sorsaydın ya amın oğluna; sen polis hâlinle siyaset yapıp da insanlara taraflı yaklaşabilirken, ben neden bunu yapmayayım diye" dedim ve cevap da manidar oldu "neme lâzım abicim, iki çocuk babasıyım ben. başıma bela mı alsaydım?" bunun üzerine ben de bakkal abiye hak verdim.
oysa ben, biliyorum ki bizim mahalle bakkalı gazete satmaz. siyasetle de uğraşmaz pek fazla. ama ne bilsin bakarkör bunu? şimdi, bütün mahalle sakinleri tedirgin "bakkalın, bir dahaki dalgada ergenekon davası'ndan içeri alınma ihtimâline" karşı. izleyip, göreceğiz vesselam...