Peyami safa'nın 1.dünya savaşı osmanlısı'nı anlattığı roman.
Çanakkale'de gazı olup istanbul'a dönen bir askerin ruhsal bunalımlarının romanıdır. Bir tarafta vatan için ölenler, bir tarafta ise savaşı fırsat bilip güçlenenler... ve bu insanların ahlakı yönden çöküşü...
Nihad ile birlikte intihar yöntemlerini düşünürken boğazın o soğuk sularını iliklerinizde hissedersiniz.
Bunalımlı bir ruh halindeyken asla okunmaması gereken bir kitap.
isminin bütün ihtişamıyla tecelli edeceği emsalsiz meydan. "Doğrudan doğruya herkes kendi haliki ve mabudu ve rabbi ve seyyidi ve maliki kim olduğunu bilecek ve bulacaklar," hakikatinin herkesçe tadılacağı muhteşem sahne.
Ancak Allah'ın aziz ve bütün mahlukatın zelil olduğunun olanca berraklığıyla sergilendiği eşsiz tablo.
O gün değişik bir gün. Güneş, bütün gördüklerini, gece bütün bildiklerini o meydana dökecek.
Bir yanda, vaktiyle ilahlık dava eden birisi; yüzü yerlere sürtülerek hesaba getirilecek.
Ötede, bir zamanlar "Çürümüş kemikleri kim diriltecek?" diyen bir başkası, şaşkınlık ve dehşet içinde kıvranacak ve soracak "Bizi yattığımız yerden kim kaldırdı"
Kıyamet ile sanki, Lat ve Uzza putlarının karınları yarılacak, ne kadar müşrik dökülecek haşir meydanına!?..
Hintlinin ineği kesilecek, gırtlağından ne kadar sapık fışkıracak!...
Darvinin maymunu inecek daldan, ne kadar evrimci kusacak o meydana!..
Ve daha nice kurbanlar o mahşerde bir araya gelecekler.
Her batıl din, her yanlış inanç, kendi mensuplarının şahsında orada zilletle sürünecek. Hak batıla galip gelecek. Nefis ve malını Allah'a satan, kul olarak yaşayan, kul olarak ölen azizler de o meydana gelecekler. Ümitle karışık dehşetli bir korkuyu onlar da tadacaklar. Onlar da inceden inceye hesaba çekilecekler.
Allah'ın rahmet ve keremine herkesin muhtaç olduğunu güzelce sergileyecek ve sonunda yollarına devam edecekler. Ebedî saraylarına doğru.
eğer melankolik bir halde iseniz kesinlikle yanına yaklaşmayınız efendim. yoksa nihad ile birlikte siz de intiharı düşünür, intihar çeşitlerini düşünürken "korkunç ve güzel" der sonrasında da kendinizi denizde boğulurken bulursunuz. * böylesine içine alan bir kitaptır işte.
arapça haşr kelimesinden türemiştir. haşr arapçada toplanmak anlamına gelmektedir. mahşer gününde insanoğlu dünyada yaptığı işlerden, niyetlerinden sorgulanacaktır. (bkz: mizan) adı verilen terazide ölçülen sevap ve günahların hangisinin ağır olduğuna bakılarak kişinin son durağı belirlenecektir. bu arada amel defterleri de vardır. yaptığımız iyilik ve kötülükler
baz alınsa da, allah ın kulunun günahlarını affetmesi durumu da söz konusu olabilir. elbette kul hakkı hariç...günahların affedilmesi konusuna girilmişken şefaat kavramını da unutmamak gerekir. özel bir affa tabi tutlacak insanlar da vardır mahşer gününde. söylenir ki bu büyük günde anne evladından, evlat annesinden şikayetçi olacak, insanoğlu yaptıklarından dolayı ah vah edecektir. (bkz: tırstım)
küçükken burayı futbol takımı taraftarlarının bir araya gelip topluca meşale yaktıkları yer zannederdim. şu fotoğrafı göz önüne alınca aslında fena bir mantık yürütmemişim:* https://galeri.uludagsozluk.com/r/2375699/+