O bahsettiğin deve reno yani Renault goelette bu yaklaşık on yirmi sene daha önceden citroen type h.
Citroen type h için ilginç bir link: https://www.motor1.com/ne...it-citroen-jumper-type-h/
Deve renolar küçük ve biçimsiz ama o dönemde de ithalat zor ve sıkıntılı olduğundan esasen yetmişlerin sonunda yaşayacak halinkalmayıp tükense de mecburiyetten üstüne yapma 302 benzeri kasa atıp bir kaç sene daha devam edenler oldu o yapma kasaların herkesçe bilinen örneği çiçek abbastaki Şakirin araba (bu ne lan ford tüü biz renocuyuz oğlum)
Başlığın esas konusu magirusa dönersek magirusu Peugeot j9 yıprattı ama bitiren crafter sprinter lar oldu esasen.
bir minibüs markası. içinde seyahat etmek işkencedir , ayakta yolculuğa değinmek bile istemiyorum. kondisyonunuzun çok iyi olması lazım. artık azalarak bitmektedir. yerini karsan alıyor.
bir de ön panjuruna takılan hidrolik ile açılması kadıköy-pendik hattındaki minibüslerde çok revaçtaydı... duraktan arkadaş olanlar ışıklarda yanyan geldiklerinde önce kornalar klaksonlar çalınır sonra tısss tısss diye panjurlar ayaklanırdı, eğleniyorlardı işte ama bizim kafamız zkiliyordu o ayrı...
üretime başladığı 1866'dan bu yana motoruyla nam salmış bir markadır. 1974'te magirus deutz olmuş, 1983'te iveco çatısı altına girmiştir.
özellikle minibüs sürücülerinin magirus'tan bahsederken ağızlarından ilk çıkan motor olur. motoru güçlü ve son derece dayanıklıdır. kimi sürücüler yağsız kalsa bile işlediğinden, kimisiyse debriyaja basmayınca bile vites değiştirilebildiğinden söz eder. bu nedenle özellikle büyük kentlerimizdeki minibüs işletmecileri ve sürücüleri için vazgeçilmez olmuştur. öyle ki yeşilçam'da bile türlü türlü rôllerde bulmuştur kendini.
eskiden bunlara özel iç-dış şekil yapılırdı. özellikle kadife iç döşeme ayrı bir hava katardı. artık mevzuat değiştiğinden pek uğraşılmıyor.
bir de magirus m2000'e kadar olan modellerinin tavanları alçak, tabanları yüksekti. m2000 çıktıktan sonra resmen m2000 bekler olmuştum ki ayakta kalsam bile her çukurda kafayı vurmayayım diye.
ilk anılarım birinde de magirus vardır meselâ. 3 yaşında falanım, yağmurlu ve çamurlu bir günde kızılay'da annemin elinden tutup magirus'a biniyordum.
harika manevra kabiliyeti dışında hiçbir şekilde yolcu taşımaya müsait olmayan ama istanbul'daki minibüsçülerin %85'inde bulunan toplu taşıma vasıtası.
boyumdan dolayı ayakta gidemediğim, bacak boyumdan dolayı sadece 2 koltukta rahatlıkla oturabildiğim(en arka önü boş) minibüs markası. minibüslerin babasıdır. bazen 15 dk daha fazla beklemeyi göze alıp diğer dolmuşu bekliyordum.
ülkemizde hala kullanılması utanç verici minibüs markası. tamam; binlerce kişi ekmek kazanıyor bu minibüslerden. ama hat parasından biraz kısında yeni bir minibüs alın ya!
türkiyenin 0302 lerden önce yollarını hakimiyetine alan havalı v8 motoru ile o günlerin meşhur ay projesi apollo isminin de bir nevi lakap olarak türk şoför esnafının yakıştırdığı otobüs markası. fakat fazla teknik sorun yaşamaları ve değişen çağın gereklerini yerine getirememesi (hız,serilik) nedeni ile tüm pazarı mercedes-benz'e kaptırmışlardır.
Conrad Dietrich Magirus tarafından kurulmuş alman markası. ilk üretimini yangına karşı geliştirdiği arçlarla 1864 de olmuştur. 1910 yılının sonralarına doğru ise kamyon ve otobüs üretmeye başlamıştır.