öyle tekirdağ rakısıyla, bilmem nerenin votkasıyla falan karıştırılmaması gereken madde. her gün 2 şişe votka içen bir rusu bile maymun eder bu mantarlar. sakat maddedir. fransız bir kız hollanda'da bu mantardan yiyip intihar etmiştir. sonrada yasaklanmıştır hollanda'da.
yıllardır elephantos'tan sipariş etmek istediğim, fakat evime elinde mantar yerine yakalama emri bulunan bir grup polisin gelmesinden çekindiğim efsanevi gavur icadı. hem polis gelse ne olur ki, okuyom ben nasıl olsa. (bkz: okuyom ben yaa)
yaklaşık onbeş gramlık paketlerde satılır. bazı dükkanlarda, mantarın saklandığı buz dolabının kapağında, soft (pek bir numarası yok, kıytırık halisünasyonlar gösterir, kafanız hafiften güzel olur...), medium (konuşkan, neşeli, kikirdek bir ruh haline sokar, zararsız ama keyifli halisünasyonlara yol açar), hard (ağır tribe sokar, dünya dışı varlıklarla temas kurduğunuz şeklinde halisünasyonlara yol açabilir) gibisinden açıklamalar bulunur. Bunların dışında mantarlar bu sınıflandırmanın altında, yetiştirildikleri ülkelere göre de (kolombiya, meksika hede hödü) isimlendirilmiştir.
ilk kez deneyenler için daha kafadan 'merhaba dünyalı, biz dostuz!' moduna girmemek adına hard'ın kullanılması tavsiye edilmez. daha amsterdamın adını duyduğum anda bunu denemeyi kafama koymuş biri olarak ben 'neşemize neşe katalım' düsturuyla meksika (medium) mantarını denedim. yukarıda anlatılanlara ek olarak bir kaç şey de ben ekleyeyim;
öncelikle kimse bana azar azar yede etkisi uzun sürsün gibisinden tavsiyelerde bulunmadığı için ben kutudaki hepi topu 4-5 ince mantarı çatır çutur mideye indirdim. aradan geçen 15-20 dakikada hiç bir değişiklik olmayınca, 'lan gene boktan malı kakalamışlar' diye düşünmeye başlamıştım ki, yarım saatin sonunda kendimi clementine gibi baloncuklar içinde uçarkan görmeye başladım. diğerlerinde nasıldı bilmiyorum ama bende aniden başladı. bir an gözlerimi kapamıştım ki, ohhoo, her yanım onyüzbin baloncuk ve ben kah içlerinde kah üstlerinde resmen uçuyorum.
diğer yorumların aksine ben halisünasyonları sadece gözlerim kapalıyken gördüm. bilincim tamamen açık, ne olduğunun, bütün bunların sebebinin mantarın beynimi zehirmesi olduğunun gayet farkındaydım. ve gülüyordum arkadaş. 2-3 dakikada bir (yada bana öyle geldi zira zaman kavramı yitmişti) gözlerimi açıp 'hasssiktir yaa!' diyor ve kikir kikir gülüyorum. gözlerim kapalıyken yüzümü pencereye çevirdiğimde turuncu perdeler yüzünden baloncuklar turuncu, çarşafın altına soktuğumda mavi çarşaf* yüzünden mavi, yüzümü döşeğe bastırdığımda siyah oluyorlardı. gözlerimi açıp açıp gülüyor, hem ya etkisi hiç bitmezse diye endişeleniyor, hemde 'sktir et yaa' deyip baloncuklara geri dönüyordum.
tahminen birinci saatin sonunda duyularımın ne kadar açık olduğunu fark ettim*. 2 kat aşağıda sokakta konuşan insanları rahatlıkla duyuyordum mesela. balonların içinde uçarken daha önceden asap bozan beko marka mini buzdolabının gürültüsü senfoni gibi gelmeye başlamıştı. gözlerimi açıp emin olmak için buzdolabına baktığımda, harbiden de müziğin ondan geldiğini görüyor, hem bitsin, hem de hiç bitmesin istiyordum.
sonra beynim inanılmaz bir hızla çalışmaya başladı. geçmişte yaşadığım neredeyse her dakika, gözümün ününden resmen bir film şeridi gibi son sürat aktı. bazı olaylara, simalara, yerlere takılıyor, sorguluyor, ve hemen bir sonrakine geçiyordum. eğer bu bir yanılsama değildiyse, insan beyninin yapabildiklerine inanmak hakikaten güç. bütün bir hayat, ileriye sarılmış halde, kare kare hatırlanır mı? hatırlanıyor işte.
televizyonu açtığımda olaylar daha da ilginç hal almaya başladı. ispanyol, hollanda, alman kanallarının hepsini birebir anlamaya başlamıştım. kısa bir süre için bile olsa 4-5 dili ana dili gibi konuşmak neymiş resmen onu anladım. sanırsın hollandalıların alayı o aptal kaba dili bırakmış, şiir gibi fransızca konuşuyor. daha ilginci st. pauli- bayern munchen kupa maçında ki futbolcuların haliydi. sanırsınız maç fast forward oynanıyor. ya da sahada 22 tane usain bolt var, her yöne koşturuyorlar. sahaya baktığımda seyirciler yerinde duramıyor, sürekli bir meksika dalgası hali var, seyircilere baktığımda sahadaki futbolcular pire gibi hızlı, ama ekranın köşesindeki saat normal hızda ilerliyor. yani saati saniyeleri de hızlı aksa tamam diyeceğim, hata ben de, ama belli ki ben masumum*. fark ettiğiniz gibi bilinç açık, olanları sorgulayıp test bile ediyorum. bu arada 'hassiktir ya!' lar hala havalarda uçuşuyor.
3. saatin sonuna doğru, bir arkadaşa söz verdiğim için mantarlıyken hissettiklerimi anlatmak üzere laptopu açtım ve başladım yazmaya. ama ne yazış! o kadar hızlı ve hatasız yazıyorum ki cursor görünmüyor. neredeyse dakikada bir sayfa yazmışım, ya da dediğim gibi bana öyle geliyor.
mantarları yedikten yaklaşık 3 buçuk saat sonra etkisi geçti. diğerlerine de oldu mu bilmiyorum ama her şey bittiğinde içim içime sığmıyordu. öyle bir enerjim var dı ki, o gece atamasam hapı yutmuştum. o anda da doping'in ne demek olduğunu anlamıştım. gecenin 11'inde, küçük bir hollanda şehrinde, hafta içi yapacak bir şey olmadığından, aldım bisikleti tam 2 saat aralıksız sokaklarda dolaştım. kan ter içinde otele dönüp yattığımda mışıl mışıl uyumuşum.
zararlı mı? kesinlikle. zehir mi? muhakkak. tek başına denemeli mi? asla. ama yine de ölmeden önce yapılması gerekenler listesinde tepelerde yer alır**.
bir gün bir gün bir çocuk
ormana gelmiş kimse yok
açmış bakmış çalıyı
yemek de sanmış mantarı
yemiş yemiş bitirmiş
akşama trip başlamış
koşup koşup eğlenmiş
ağaçlara tırmanmış
beyaz tavşanı görmüş
hayvanlarla konuşmuş
arkasında da koşmuş
sonra trip geçince
bir yerlere uzanmış
gözlerini kapatmış
rüyalara dalarmış
rüyadan uyanınca
hepsini hayal sanmış...*
i$te böyle bir kafadır mushroom. renkli, sihirli, şeytani...
istanbulda da bulunabilecek taksim ve kadıköy de magic mushroom,acid,lsd satan pycodelic torbacılarda mevcut fiyatıda 50ytl civarıydı, hemde çok güzel ambalajlamışlar çikolatanın içine falan koymuşlar.
not: uyuşturucu kullanımı insan sağlığına zararlıdır beyininiz eriyebilir embesil olursunuz.
not2: ama havuzun dibini görenle görmeyende bir olmaz.
isminde kötü bir film vardır. ormanda mantar toplayan bir grup gencin başına gelen saçma olaylar berbat bir şekilde harmanlanıp anlatılıyor. tamamen vakit kaybı.
"alice harikalar diyarı" çizgi filminin kahramanı alice'in bu mantardan yedikten sonra yalnızca kendisinin görebildiği harikalar diyarına gitmesi magic mushroomla alakalandırılarak bazı ülkelerde çizgi filmin yasaklanmasına sebep olmuştur.
pink floyd'un super klipleriyle beraber inanilmaz etki yapan mantar. zaten halusinasyon gormeye musaitsiniz, bir de bu klipler ve muzikle baska diyarlara gidersiniz.
komik ve sacma bir filmle de iyi gider. fakat kesinlikle arkadas ortami icerisinde tuketilmelidir, aksi takdirde trip bir kabusa donusebilir. arkadas ortamindayken gulmekten yuz kaslariniz kasilir. cok eglencelidir.
2-3 gram kadar yendiginde etkisi 3-4 saate kadar gider.
biraz yedikten sonra üstüne araba yıkamaya çıkmamak gereken sihirli harikalar dünyalı yaratıcısı mantar hayvanı. aslında halusinasyon yaratmaz. paralel evrenler arasında seyahat ettirir. biraz yedikten sonra araba yıkamaya çıkmıştım; araba yıkıyorum bir yandan da "arkadaş yazık oluyo bu sulara" diyip duruyorum. çok zengin olduğum; etrafımda bir sürü güzel kadının olduğu, o kadar çoklar ki arabamı kova kova am suyu ile yıkadığım bir alternatif dünyaya geçirdi beni.
doğal saykodeliktir. ve "saykodelik" olmasından mütevellit, tavsiye edilmeyendir. yani doğal olması itibariyle "kimyasal"a tercih edilebilecek bir madde değildir, zira halisünatif etkileri vardır.
tat hissini yok eder, vücut ısısını düşürür, nabzı hızlandırır, duyuları faydalanılamaz hale getirir, kan basıncını yükseltir, kasları rahatlatır.
kimyasal saykodeliklerden farkı, bad trip sürecinin daha kısa ve daha basit süregelmesidir. renk kaymaları, bulanık görme, form bozuklukları da etkileri arasındadır. hareket eden objelere bakmak, huzursuzluk yaratabilir. dinlenen müzik daha bir yankılı, daha bir derinden duyulur.
çok da tipsizdir ayrıca bu mantarlar. şirinler izleyerek büyüyen bir neslin aşina olmadığı türdendir. öyle mantar mı olur lan?!
mantarın elde edildiği tür amanita muscariadır. sinek mantarı olarak da bilinir. Ortaçağ'da üzerine konan sinekleri sersemletip boğduğu için bu mantarın suyu sineklerden korunmak için kullanılmıştır. zehirli ve halüsinojenik bir mantar türüdür.
sibirya'da şamanlar tarafından ayinler düzenlenmeden önce kullanılır ve uykuya yatılır. mantarın verdiği halusinojenik etkiyle görülen rüyalar yorumlanarak kehanette bulunulurmuş. vikingler ise savaştan önce cesaret vermesi amacıyla bu mantar türünü kullanırlarmış. (tabii ki belirli dozlarda)
illa deneyecekseniz 1 tane yedikten sonra, 15 dakika bekleyip, bi bok olduğu yok deyip 2 tane daha atmayın ağzınıza.
o tablodan atların çıkıp da üzerime koştuklarına, okuduğum kitaptaki napolyon'un dirilip benimle sohbet ettiğine, evdeki köpeğin gözümün önünde tavanda yürüdüğüne inandığım her şey üzerine yemin edebilirim...
olsa da yesek mantarıdır.halüsilasyon mantarı da denir, sanılanın aksine uyuşturucu değil uyarıcı etkilidir. olmayan şeyler görmeye başlarsınız, hatta onların orda olduğuna yanınızdakini inandırmaya çalışırsınız. yanınızdakide size kendi yediği mantarın etkisiyle kendi gördüğü şeyleri gösterirken. aynı şeyi gördüğünüz an, harikalar diyarına iki bilet edinmişsinizdir.