aslında belki benden önce birileri keşfetmiş olabilir ama zannediyorum benimde keşfettiğim bir hastalık türü.
Yaklaşık 3 yıla yakın bir süredir Neredeyse hiç denilecek düzeyde televizyon seyreden biri olarak ben, artık sıkıldım. Neyden sıkıldım biliyor musunuz? belkide hayatım boyunca hiç okumayacağım, görmeyeceğim ya da beynimi meşgul etmeyecek iki tane manken(!)in birbirlerine ne dediklerini, gelinler ve kaynanalar formatlı küçük ve ufak böcekleri kullanan reyting temalı programları ve içeriklerini maalesef görmek zorunda kalıyorum.
Örneğin; bir kanalda (hatırlamıyorum hangi kanal) güzel ve dahi isimli program ile ilgili hiç ama hiç bir şey bilmek, görmek istemiyorum. Okan kafalı bir kaç kişi nedendir bilmiyorum, "iğrenç", "bunların hepsi salak", "ahaha mala bak yaa" tadında tepkilerle hem izliyorlar, hem de bize onların salaklıklarını anlatıyorlar.
Okan'ın makina programını bazen internetten denk geliyorum. Hep aynı şeyler, "yavşak" dediği magazin gazetecilerin iki üç tane üvertürlerle yaptığı diyaloğu ben görmek istemiyorum, bilmekte istemiyorum, nasıl bir salaklık yaptıklarını hiç umrumda değil.
Ama bakıyorum okan bayülgen de benimle aynı fikirdeymiş gibi davranırken çatt! diye önümüze koyuyuor. "ahaha bakın bu salak bu da salak bu ondan da salak" diyor. iyi de neden okan? neden sözlük yazarları? benimle aynı fikirde olduğunuzu belittiğiniz magazinden nefret eden sevmeyen adam rolünü oynayıpta, ardından her magazin programını seyredip, yanında bir de eleştirinizle bizlere bunu sunuyorsunuz?
Bu çok mu zevkli? nedir anlamadım ki? Hem kavgadan nefret edeceksin, Hem de bir kavga olduğunda onu seyretmekten zevk alacaksın.Sonra da bize dönüp kavga kötü bir şeydir diyeceksin. Bu nasıl bir ikilemdir? Ben bu tarz şeylerden kaçmak için geliyorum. Bilmek istemediğim gereksiz şeylerden kaçmak için, neden nefret ettiğiniz şeyleri seyrediyorsunuz? hadi seyrettiniz neden o aptalca eleştirilerinizle o durumu bize aktarmak için parmaklarınızı yoruyorsunuz?
ne olur, lütfen o beyninize depoladığınız aptallıkları burayada taşırmayın. Bırakın sizin beyninizde kalsın onlar, bırakın kalsın...
ülkemde çok insan magazinlerin tüm ekranları işgal etmesinden bahsediyor.magazincilere bunu söylediğinde ''arz-talep efendim''diyorlar; demek ki izleniyorlar.yoldan geçen birine sor zaten herkes belgeseller izliyor.o yüzden de artık sohbetlerde konu dönüp dolaşıp ünlülere değil çiftleşen leoparlara geliyor.ama nedense hiçkimse de ''aaa bak geçen gün şu depremin nasıl olduğunu izledim''demiyor.hoş bir zamanlar depremlerden bahsedilirken herkes jeologlar gibi nutuklar atmaktaydı bu da geçti gitti.neyse...konu şu ki insanlar algılanması kolay şeyleri seviyorlar ve kafalarını çalıştırmıyorlar.merak etmekten yoksun bir ülkede yaşarken televizyondaki bu magazin programlarına galiba bir süre daha izlemek istemeyenler olarak kanal değiştirmekle yetineceğiz.içimizden söverken belki birileri ''neden?''diye sorar.
insanların seyrettiği televizyon dizileri kötü, magazin programları kötü okuduğu kitaplar kötü,
ama benim şikayetim bunlarin kötü olduğunu söyleyen insanlardan.
Sürekli şikayet edene entel diyoruz.
Ne kadar çok şikayet ederseniz o kadar entelektüel oluyorsunuz.
Oysa Entelektüel mutlu bir adamdır, burada mutlu demek memnun
anlamında değil. Mutludur, yaşanan çirkinlikleri görür fakat bunları
kabul etmez. Çirkinlikleri nasıl düzeltebileceğini düşünür, yolunu
yordamını bulur.
işte dedikodu yapan kadınların konuştuğu tüm magazin hadiselerinden anlamadığım bir şekilde haberim olmasından mütevellit kendimden şüphelenip, içine dahil olduğumu düşündüğüm kategori.
magazin izlenme oranlarını yükselten kişilerin ta kendileridir. magazin, bir parça hayatın rengi olabilir. skandal niteliği taşıyan bir haber ilgi çekebilir, bundan ders çıkarılabilir. arka odada çocuğun televizyonu açıktır, kulak kabartılabilir ama magazin programı başlayacak diye koşturup koltuğa çökenler gizli magazin severlerdir.