karşılıklı kışkırtmalar sonucu her iki tarafında acı çekmiş olduğu olaydır.madımak saldırısından sonra doğu ve güneydoğu illerinin bazı köylerinde katliamlar yapılmıştır.tek dileğimiz bir daha asla karanlık türkiyeye geri dönülmemesi.faili meçhulsüz ve mutlak güvenilir adaletli bir türkiye.
her kim olursa olsun, olayi gerceklestiren ya da oteldekiler, bir katliamdir. umarim gercekten bir cehennem vardir, ve ben oraya gitsem bile, sizi orada gorursem cennet gibi gelir bana.
sivas merkez'de bulunan ve 1993 yılında yakılan otelin adı.
sanıyorum 2010 ya da 2011 yıllarında kamulaştırılarak kültür merkezi oldu, bir dönem sivas'ta yaşadığım için her gün önünden geçiyordum. önünden her geçtiğimde o gün yaşanan trajediyi hissetmeye çalışıyordum.
liderimiz kınadı mı hiç bu olayı. ben hatırlamıyorum. zamanaşımından düştüğünde de hayırlı olsun demişti. yakın zamanda da müebbet cezası olan bir sanığı affetmişti.
kızın var mı senin?
yahut bir baban, kardeşin
ya da çok yakın bir arkadaşın var mı?
hiçbiri yok değil mi?
varsa eğer hepsi suçlu bu yangında.
sen elinde ateş, otele giderken, oteldekilerinde bir kızı olduğunu düşündün mü? metin altıok'u yakmaya çalışırken zeynep adında bir kızı olduğunu biliyor muydun? öyle ki altıok'un tek telaşı kızını büyütmekti. en güzel şiirlerini ona yazacaktı. sen bir babadan ne istedin?
karikatürist asaf koçak, oteli yakmaya çalışırlarken, insanlar korkmasın diye mızıka çalıyordu. bir insan nasıl bu kadar cesur olabilirdi bunu hiç düşündün mü? ateş tutan mı daha cesurdu mızıka tutan mı?
sen hiç ömründe bir enstrüman çaldın mı?
eline kâğıt kalem alıp da aslında hiç sevmediğin karına tek güzel bir söz yazdın mı?
dışarıda tekbir çekip oteli yakmak için girenler, aynı zamanda oteli yağmalarken, pencereden fırlatılan hangi ölüm kokulu eşyayı aldın da götürdün evine. hangi acıdan su içtin?
niye bağırdın ki sen "gaz olsa daha iyi yanar" diye?
behçet aysan doktordu.en çok da o koşturmuştur otelin içinde; belki bir kişi dahi olsa kurtulur diye.öldürmeseydin eğer, veremden ölen karını belki de o kurtaracaktı.
nesimi'yi yakmadan önce kim olduğunu biliyor muydun? ona olan kinin neydi? oğlu mazlum çimen'i balet yapmak istemesi miydi?
fakir olduğu için gençliğini almanya'da işçi olarak geçirdiği için miydi? en çok da o öldü biliyor musun? çünkü nefes darlığı vardı.
allah için yaptın bunları değil mi? sana bir şey söyleyeyim; allah'ın kulları en çok da hasret gültekin'in bağlama çalmasını seviyordu. ama sen onu öldürdün. üstelik karısı hamileydi. oğlunu bile göremedi.
sen vicdanını yıllar önce bir meteor yangınında yitirmiş katil!
sen ömründe hiç kimseyi gerçek anlamda
sevmemiş cani!
sen, esas sen cehennem ateşinde yanacaksın.
şimdi derin nefes al.
burnuna yanık et kokusu geldi mi?
diri diri insan yaktın unutma
diri diri!
Edit: henüz bu konulara aklımın ermediği dönemlerdeyken, her yıl dönümünde STV ekranlarında Madımak yemeği tarifi verildiğini unutmadım. Dinsizin hakkından imansız geldi de defolup gittiler. Gerçi özgür basın susturulamaz ayağına yine bizim mahalle feryat etti. Beter olsunlar. Cafer Erçakmak güzellemesi yapan, Alpay bilmem ne isimli Zaman gazetesi yazarı şimdi Silivri'de. Özgür basınmış. Şimdi hücresinde özgürdür. Cafer Erçakmak'ı yıllarca Sivas merkezde bulamayan emniyeti de unutmamak lazım. Cenazesinde herkes hazırdı tabii.
Şimdi muhalif çizgi çizen devrin Sivas Belediye Başkanı Temel Karamollaoğlu da aklımda. Bilge dede diye yutturmaya çalışıyorlar tabii... Muhsin Yazıcıoğlu'dan habersiz oralarda kuş uçmazmış. Üşüyoruz reis!
Madımak Oteli'nin altında yıllarca kebap yapmalarını da. Erdal inönü'nün masaya yumruğunu vuramadığını, Çiller'in ""çok şükür, otel dışındaki halkımız bir zarar görmemiştir.”, Demirel'in de "Bir otelin yakılmasından dolayı can kaybı vardır. Olay münferittir." dediklerini de...
Cehaletin, rezilliğin, din tüccarlarının, zerre ar ve hicap hissetmeden insanları diri diri yaktığı, her daim aklımızda olacak olan, kin, öfke, nefretle hatırlayacağımız korkuçlu ve zalim olayların mekanı olmuştur.
-sivas o gün için 20 yıldır çok ciddi toplumsal gerilimin olduğu bir yer. Şenlikler o yıla kadar sözde pir sultan abdal ın (gerçekten yaşadığını düşünmüyorum) sözde doğduğu köyde gerçekleştirilirken dönemin valisinin teklifiyle sivas merkeze alınıyor.
-pkk o dönemde doğuda sunni-türk veya korucu köylerini basıp ciddi ciddi sivil katliam yapıyor. Kamuoyunda çok ciddi tepki var. Hatta erzurum çat'ta yapılan katliamdan sonra halk baya baya kürd mahallelerine silahla yürümek istiyor da erzurumda her zaman güçlü olan hacı hoca takımı akillik yapıp engelliyor. pkk aynı zamanda o dönem sivasında çok etkili. Hatta sivas sözde kocgiri eyaletinin başkenti. Sivas halkının pkknın sivasta bulduğu taban hakkında şöyle böyle bir tahmini vardı galiba.
-salman ruşdi asıl teması göç olan boktan bir roman yaziyor "şeytan ayetleri" romana öyle bir tepki geliyor ki bu kuran yakma olayı yanında hiçbir şey değil. Kitabın japonca çevirmeni öldürülüyor, o kadar yani. Aziz nesin de çıkıp bunu türkçeye çevireceğim diyor. Senin vali de tutup bu adamı sivas a davet ediyor.
1970lerde bingöl belediye başkanlığını mhp kazanıyor, genç baskan daha sonradan suikastle öldürülüyor. Burada veya ekşide olmasi lazım hakkındaki başlıkta " bingölde mhpden başkan seçilmiş ya ne olacaktı!?!" Denildiğini hatırlıyorum. Bu sıraladıklarımdan sonra kesinlikle böyle bir şey ima etmiyorum. Bu katliamım faillerine almanya vatandaşlık verdi, katliama karışan çoğu adam ceza almadı, haliyle dokunan yanar gibi bir vaka olmadığından karnımdan konuşmuyorum, iğrenç bir katliamdır, islamcılar tarafımdan organize edilmiştir ama şu evveliyatına bakınca da sanki birileri öyle olmasını istemiş ya hu.