bugün

o korkunç katliamı yapanlar insan olamaz, müslüman olamaz, bir ananın evladı olamaz.
hangi din, hangi kitap insanları katletmeyi öğütler?
bunu yapanlar vatan hainidir.
türk değildir.
bizden değildir.
(bkz: allah belanızı versin)
milli mücadelenin başladığı şehirde birtakım kendini bilmez örümcek kafalı insanımsıların, ülkenin önemli aydınları diri diri yaktığı otel. bununla da yetinmeyip atatürk heykeline zarar vermişlerdir.
2 temmuz 1993 yılında yobazlar tarafından yakılarak 37 aydınımızın sonsuza kavuştuğu ve hepimizin içinde hala sönmeyen ateşin ilk çıkış yeridir.
o günden sonra bütün şiirler yanık kokar ve sivasta yağan yağmurlar en fazla madımağın üstüne yağar; hala yanan yangını söndürmek için...
son zamanlarda da ''sivas93''adlı genco erkal'ın yazıp yönettiği, müziklerini fazıl say'ın yaptığı belgesel-tiyatroyla madımak gerçeği tekrar tiyatro severlere gösteriliyor. girişi ise yaşanan acıları ve izlerini özetler nitelikte:

Değerli izleyiciler,
Oyun başlamadan önce, size bir sır vermek istiyorum. Ben bir paranoyağım. Evet, evet, bu satırların yazarı olan benden bahsediyorum. Bunu da nerden mi çıkarıyorum. Ee çevremdeki herkes öyle diyor.

Her paranoyak gibi;Ben paranoyak değilim; desem de kimseler inanmıyor. iş arkadaşlarım, dostlarım, hatta geçmişte aynı saflarda mücadele verdiğim insanlar bile benim paranoyak olduğuma inanıyor.

Hayır, psikologa falan gitmedim. Çünkü adım gibi eminim ki bana paranoyak teşhisi koyacak. Peki, nedir senin paranoyan diye merak edenleriniz olabilir. Hemen söyleyeyim öyleyse. Ben her olayda irticanın ayak seslerini duyuyorum. Nerde abus suratlı, burnundan soluyan bir güruh görsem, işte geldiler” diyorum. Ramazanda kamu kurumlarında yemekhaneler kapandığında ya da oruç tutmadığı için birinin şişlendiğini işittiğimde de aynı hisse kapılıyorum. Kara çarşafa bürünmüş küçük kız çocuklarını ya da kafası dımdızlak kazıtılmış cüppeli oğlan çocuklarını gördüğümde de...

Cuma namazı saatinde bir devlet dairesine gidip de işimi yaptıracak memur bulamadığımda, türbanlı bayan doktorun, hasta erkek olduğu için bakmayıp ölüme terk ettiğini duyduğumda da aynı şey oluyor. Böyle giderse hep beraber şeriata teslim olacağız dediğim zaman arkadaşlarım, dostlarım katıla katıla gülüyor, Bu söylediklerinin hepsi paranoya diyorlar. Sizce de öyle mi?

Bu illet bende uzun süreden beri var. Ama kesin başlangıç tarihini net olarak anımsıyorum. 2 Temmuz 1993 te başladı bu paranoya bende.

Hani Sivas ta bir otelde kıstırdıkları 33 savunmasız kişiyi yobazlar yakmışlardı ya...

Hah işte bendeki paranoyalar o tarihten itibaren başladı. Sivas davasının görüldüğü Ankara DGM'deki duruşmaları izlediğimde iyice ilerledi. Sanık savunmanları arasında sonradan Adalet Bakanı olan milletvekilini gördüğümde, sanıkların ölenlerin ailelerine saldırmalarına tanık olduğumda artık çevremdekiler tarafından da hissedilir olmuştu paranoyalarım.

Hizbullah cinayetleri, Malatya'da misyonerlerin testere ile kıtır kıtır kesilmesi, okullarda namaz kılmayan, oruç tutmayan öğrencilere baskı yapılması gibi olaylar bendeki paranoyayı tetikliyor. Arada bir arkadaşlarımla konuşup rahatlıyorum. Köşe yazılarını okuduğum zaman geçer gibi oluyor. Münferit bunlar diyorlar. Türkiye'de irtica tehlikesi yok. işte o zaman derin bir Ohh!çekiyorum. Ama bir süre sonra yine başlıyor.

Cuma namazı çıkışlarında tekbir getiren kalabalıkları gördüğümde yine birilerini yakacaklar diye korkup saklanıyorum. Aslında korkum onların kalabalığından değil, benim yalnızlığımdan. inanın öyle. Şöyle bencileyin paranoyakların sayısı biraz artsa hiç korkmayacağım. Ama tersine paranoyakların sayısı yerine, diğerlerinin sayısı her gün katlanarak artıyor.

Size bir sır daha vereyim mi? Birazdan izleyeceğiniz oyunu sahneleyen ve senaryosunu yazan Genco Erkal var ya, işte o da bir paranoyak. Aynı benim gibi. Sivas Katliamını sahnelediğine göre, belli ki irtica paranoyası onda da var.

Meslektaşım olan çoğu gazeteciler siyasiler Sivas Olayı'nı unutmak gerektiğini, bunun bir tahrik sonucu çıkmış münferit bir hadise olduğunu söylüyorlar.

Buna kendimi inandırmak istiyorum ama bir taraftan da ya yine bir şeylerden tahrik olurlarsa diye ödüm kopuyor. Çünkü şöyle yakın tarihimize dönüp baktığımda, bu çevrelerin belli periyotlarla sık sık tahrik olduklarını görüyorum.

Ne zaman, neden tahrik olacakları da bilinmiyor ki, ona göre davranalım. Bazen bir konuşmadan, bazen bir yazıdan, bazen bir filmden, bazen de bir tiyatro oyunundan tahrik olabiliyorlar. Şan Tiyatrosu'nu yakmadılar mı? Hatta bir karikatürden ya da bilboardlardaki reklam afişlerinden tahrik oldukları da oluyor.

O yüzden ne kadar dikkatli olursak olalım, tahrik olacakları olayları ve zamanı önceden kestirmek zor. Şimdi de korkuyorum. Ya şimdi de Genco Erkal'ın oyunundan tahrik olurlarsa? Alın size bir paranoya daha...

Bunu çevremdekilerle paylaşsam. Senin irtica paranoyan depreşti diyecekler, biliyorum. O yüzden sizinle paylaşıyorum. Çünkü siz de benim gibi paranoyaksınız. Nerden bildim? Nerden olacak canım, Sivas Katliamı'nı konu alan bu oyunu izlemeye gelmenizden.

Değerli izleyiciler, kurtuluşumuzu bizim gibi paranoyakların sayısının artmasında görüyorum. Yoksa maazallah hepimizi müşahade altına alırlar.

Hadi iyi seyirler!...
kaynak:http://www.dostlartiyatro...iyatro_oyunlar_sivas.html
bunları yapan müslüman olamaz, bunları yapan türk olamaz falan deniyor ama buları yapanlar müslümandı. kabul edilse de edilmese de. tam tersi olsaydı, yakanlarla yakılanlar yer değiştirseydi etiket belliydi. "komünistler!!!!!!!!!"
ama iş değişiyor tabi hemen. bunu yapanlar müslüman olmaz. pek ala da oluyor.
ve şu anda, yanan otel binasının olduğu yerde bir döner salonu olması, ateşin etrafında döne döne o etlerin kızarması ve kimsenin buna ses çıkarmıyor olması insanın içini acıtıyor.
(bkz: kin)
(bkz: vahşet)
(bkz: bunu yapanlar insan olamaz)
15 yıl önce bugün gericiler tarafından yakılmış ve 37 kişinin canlı canlı yakılarak ölmesine mekan olmuştur.

bugün ise kebabçıdır. yüreği elveren o kebaplardan yer.
muze olmasi için imza kampanyası yapılan otel. katılmak isteyenler için imza kampanyasının da linki aşağıdadır.

http://www.madimakoteli.o...olum=Main&Icerik=Imza
altında kebapçı olmasını orayı yakanların bile savunmayacağı otel. buna ramen bir kesim sözlük yazarlarının bu eylemi neden ve nasıl yaptıkları büyük bir soru işaretidir.devlet eli deysin veya deymesin söz konusu yer zaten bir müzedir. oraya gidince fotoğraflar vs. görmeye gerek yok.
müze yapılıp o yarayı her sene kavlatıp sivas halkını ikiye, üçe, beşe ayırmanın mantıksız olduğu otel. zira her sene ülkenin her bir köşesinden gelen gruplar sivaslının gözüne baka baka katil diyorlar. tahrik ediyorlar. yeni bir olayın çıkması için ellerinden geleni yapıyorlar. o kalabalık, sivas gibi bir yerde tam provakatörlük.
halen "müze yapılsın mı aman efendim yapılmasın mı?" diye tartışılan otel. hani şu ülkede gün olmuyor, devran dönmüyor ki neler tartışılmıyor. eee madem haydin bu da tartışılsın; maksat kuraldı, kaideydi bozulmasın. geçen ismi lazım değil bi' tv kanalı(böle diyeyim ki az biraz benim lafım da itibar görsün. gizem iş yapıyor bu ülkede aa dostlar!) spikerini yollayıvermiş sivas'a. hatun eline almış mikrafonu aşçıya, çırağa, kalfaya, bakkala sordukça soruyor: "madımak oteli sizce müze yapılmalı mı?" hani soruya yabancı değiliz, ezberimizde. her 2 temmuz sorulur, cevaplanır, olmadı tartışılır falan fistan. kimi yapılsın der, kimi yapılmasın. lakin biri öyle bi' cevap verdi ki amanın dedim bu adamın beynine giden oksijen ya benimkisine de gidiyorsa! kendine göre de pekiştirmiş düşüncesini hani, öyle havadan karaya, karadan havaya atıyorum, bana bakın ne güzel de laflıyorum modunda. ne demiş peki ne demiş? ahan da ağzı var ya işte onlan aynen şunları demiş. torba değil ki oracıkta büzülmemiş.

"kardeşim dağlarda binlerce askerimiz şehit düşüyor. iyi o zaman onlar için de dağı, tepeyi müze yapalım. olur mu hiç öyle saçmalalık?"

aynen de böyle dedi işte. ne gelsin bunun üstüne. cemali vardı bi' zamanlar şöyle ağzılarını doldura doldura söylüyorlardı. "yuhhh yuhh" o gelsin güzel kardeşim sana.
Yumrukluyorum duvarları,yumrukluyorum kara gecenin bedenini
Ellerim kan içinde,nehirler taşmış yanaklarımda
37 can, 37 gül çatlamış susuzluktan sivasın içinde
Nasıl uyku tutar gözlerimi
Döne döne samaha duranlar tutuştu önce
Sonra türküler sonra da şiir çığlıksız düştü türkülerin
yanı başına
Sivas Sivas yiğitlik midir emanet cana kıymak
Yiğitlik midir bir tutam ışığı kör bıçakla güneşten koparıp
karanlığa kuban etmek
Söyle hangi kitapta vardır elleri kolları bağlıyı yakmak
Var mıdır kardelen akınında bir avuç inciyi ateşte tutmak
loov
Böyle garip düştüğüme bakma, böyle mahsun durduğuma
Varsın ateşim suskunlukla beslensin
Benimde yüreğim gençliğini almış yanına yürür başı dik
Senin de dağların var Sivas senin de dağların
Dağlarında Şahanların!

Gün tutuşur canım gece tutuşur
Yangınlarda tutsak canlar tutuşur

Gülüm toprak olur yele karışır
Yürür gelir canlar yollar tutuşur

Sivas ellerinde sazım tutuşur
Söz tutuşur canım türkü tutuşur

Teller bizi söyler diller yarışır
Özgürlüğü yazan kalem tutuşur

Canlar can olurda eller tutuşur
Dost evinde canım sevda tutuşur

Pir Sultanlar ölmez binler yetişir
Akar gelir canlar tarih tutuş

gibi bir grup yorum sarkısının yazılmasına sebep katliamın oteli...
Türkiyenin ayıbı, insanlık dışı olayların sergilendiği derecede yobazlıkla anılan acınası otel..
37 tane insanın resmen *kapıları kitlenip* diri diri yakıldığı otel. insan bu otelde gerçekleşen 37 cinayeti düşününce aklı almıyor o zaman kanun hukuk yok muydu diye soruyor kendine..
http://tinyurl.com/avwqqf
altında ki lokantanın taşınması bir anlam ifade etmez ve sonra bu halk sormaz mı ''daha önce neredeydiniz''

yüreği yanan hangi can bu güne kadar şifa olsada su içmek istemiştirki oradan?
bugün itibriyle altındaki lokantanın geçde olsa kapandığı oteldir.
faşist idareye karşı yıllardır utanç müzesi olması için uğraş verilen otel. ve artık idareciler gibi oda satılık;

"Ermaks Gayrimenkul firması aracılığıyla satışa çıkarılan, "2 yıldızlı" olduğu ve "Eski Belediye Sokak Numara 2’de faaliyet gösteren 5 katlı 44 odalı 80 yataklı" olduğu belirtilen otel için, ilanda şu ifadelere yer verildi:

Madımak Oteli, günümüzde, her gün artan marka değeri ile dikkati çekmektedir. Son derece merkezi yerleşimi ile bulunduğu lokasyon, Sivas ilimizin tam kalbinde yer almaktadır. Gerek bina olarak sahip olduğu yapısal durumu ve mevki, gerekse ruhsatı itibarıyla, düşünülebilecek her türlü projeye elverişli olan bu değerli gayrimenkul, yeni sahibini beklemektedir.”
alevilerin her fırsatta dini bütün insanlara karşı vurmak istercesine dile getirdikleri yangındır. yangını kimin çıkarttığı kesin belli bile değildir. kaldı ki bir müslümanın böyle bir yangını çıkartması mümkün değildir, allah korkusu vardır yapamaz. ancak allah korkusu taşımayan ateistler düzenleyebilirler bunu.
yangını çıkaran bellidir : islam yobazlarıdır. ellerine fırsat geçse tekrarlamaktan çekinmeyecek insanlar hala ülkede kaynamaktadır. muadilleri sözlükte fink atmaktadır.
iran'da başı açık olduğu için taşlanarak öldürülen kızın katillerinin içinde allah korkusu olduğunu belirten öküzler tarafından, "olsa olsa allahsız ateistler yapmıştır" şeklinde söylemlerle "kullanılan", katliamın yapıldığı yer.
allah rızası için müslümanlara hakaret yagdıran komünistlerin bir taneside şu arif sag ın silahını neden denize attıgını sorsun dedirtecek hadisedir. ergenekon çıktı hala uyuyorsunuz şekerim, bu ne uykusu rus ayısının baharı bile geldi sizinkisi hala ölüm uykusu.
içndeki değerlerle yakılan otel.
çok yakında müze olacak.
madımak otelinin yakılmasına neden olan din düşmanı provokatörleri kınıyorum. güzelim otele yazık olmuştur.
Hiç birşeye degilse de ölenlere duyulan saygıdan dolayı en azından düşünülerek konusulması gereken olaydır siyaset sag sol din devlet bir yana 37 insan ölmüştür orada hala bunu (nasıl bir insanlıktır bilmiyorum) dalga geçerek dillendiren zihniyetler var oda anlaşılabilir değil evet 6 katlıdır sokakaarasındadır lokantada vardı altında ama madımakta bu ülke hasret gültekinini nesimi çimenini muhlis akarsusunu kaybetti.
sizi saygıyla anıyoruz ruhunuz şad olsun..