önceden her şey ayarlanır. yanda nakit para bulundurulmaz, kredi kartlarından limiti dolu olan seçilir.
zaten hesabı ödeyemeyecek olmanın verdiği huzur ile bir çikolatalı pasta, bir muzlu salep bir adet de muzlu frozen söylenir.
hesap masaya istenir ve senaryo başlar. nakit olmadığı için kredi kartı ile ödemek amacıyla kasaya gidilir. Kasadan masaya dönüşte şaşkın bir ifade takınılır. Ardından mahçup bir ifadeyle durum anlatılır ve "aşkım sen ödesen olur mu" denir. O da kabul edecek elbette.
sonra mekandan çıkılır; ya en kısa zamanda ödeyeceğim falan denir yapmacık bir şekilde; tabiki muhabbet bellidir: "ya aşkım ne gereği var aramızd lafı mı olur" der hemen. iki üç kere ısrar edilir, sonra lafı bile açılmaz.
50 liranın hesabını yapan erkek davranışı.
adam akıllı:
-aşkım durumum sıkışık sen ödesen olur mu? denilse daha erkekçe bir davranış olur.
yok ondan bundan söylemiş de ödememenin verdiği rahatlıkla bilmem ne.
ayıp evladım ayıp.
1900 küsür yılındaki "kadın-erkek eşittir" ibaresine dayanarak yapılması gerekendir. ne o hep bize hep bize... üvey avlat mıyız biz? piç miyiz biz? neyiz lan biz?